Page 317 - 1-4_2
P. 317

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 2


               mermer üzerinde "Hâzâ kabrü'l-meliki'l-ecel el-emîri'l-kebîr el-âlimi'l-âdil  şemsi'l-mülûk
               ve'l-ümerâ'i fi'l-âlem  Şemseddîn  Ebi’l-Megâzî  Ahmed  bin  Alî"  diye  mahkûk  olan  adıyla
               babasının adında ihtilâf yokdur, ancak dedesi olan Ca'fer Alp Arslan isminde Ca'fer, Nasr,
               Mitrâb, Mıdrâb, Migrâb, Alp Arslan diye nâsihler tarafından taglît ve tahrîf edilerek tahrîr
               edildiği şübhesizdir.
                      Bâlâda  mezkûr  olduğu  üzere  Türkmenler'in  bidâyet-i  İslâmında  millî  adlarını  hayli
               zamân terk etmeyip teberrüken esâmî-i Arabiyye'yi adlarına ilâve etdikleri târîhen müşâhede
               olunmakdadır. Meselâ Balasagun hükümdârânı Hârûn Buğrâ Hân, Mansûr Arslan Hân, Yusuf
               Kuduz Hân, [281] Ömer Karahân, Nasr İlik Hân pek meşhûr oldukları gibi Selçuk hükümdârı
               Muhammed  Tuğrul  Hân,  Muhammed  Alp  Arslan  Hân  ve  bunların  birâder  ve  pederleri
               Muhammed Çağrı, Dâvud Yabgu Beyler târîhen mazbût ve elsine-i âmmede mezkûrdur.
                      Şu  müşâhedât-ı  târîhiyyeye  binâ'en  yine  bu  zamânın  ricâlinden  bulunan  melik-i
               müşârün-ileyhin dedesi Ca'fer Alp Arslan nâmıyla müsemmâ ve Ca'fer ismiyle meşhûr olup
               Türkçe ismi mu'ahharan terk edilerek Ca'fer Alp dendiği ve ba'dehû nâsihler bunu tahrîf ederek
               Mitrâb, Mıdrâb, Migrâb ve Nasr gibi eşkâl-i muhtelifede kayd etdikleri ve Ca'fer Alp Arslan'ın
               babası olan Hüseyin Kutlu Bey dahi tefrîk olunarak biri Hüseyin, diğeri Kutlu zabt edildiği ve
               ba'dehû Kutlu kelimesi de tahrîf olunarak Katlu, Tablu(ولبات), Tablu ( ولبط), Tanlu gibi kıyâfetlere
               girdiği anlaşılır.
                      Şu kuyûd-ı târîhiyyenin delâleti üzere Emîr Ebû Nasr Ahmed et-Togânî, Oğuz Hân
               neslinden, Selçûkîler'in mensûb olduğu Kınık Hân soyundan Toganlu demekle meşhûr olan
               oymağın re'îsi "Melik Mücâhid Şemseddîn Ebu'l-Megâzî Ahmed bin Alî bin Ca'fer Alp Arslan
               bin  Hüseyin  Kutlu  Bey"  olup,  Selçûkîler'e  karâbet-i  nesliyyesi,  hattâ  usûbet-i nesebiyyesi
               olduğu kaviyyen zann olunur.
                      Çünkü Reyhânetü'l-Ervâh'da "Süleyman bin Kutalmış 458 târîhinden beri Rûmlar'ın
               elinde olan Antakya'yı feth eylediği gibi dayısı Emîr Ahmed dahi Malatya'yı feth etdi" diye
               mestûr olduğuna binâ'en Konya [282] hükümdârı olan müşârün-ileyh Süleyman Hân, Melik
               Ahmed Gâzi Bey'in hemşîrezâdesi olduğu ta'ayyün eder.
                      Selâtîn-i  Selçûkiyye'nin  âbâ  vü  ecdâdı,  yek-diğerinin  ammizâdeleri  olan  zevâtın
               kızlarıyla  izdivâc  etmeği,  ya'nî  câriye  istifrâş  etmemeği  i'tiyâd  ederek  eben  ve  ümmen
               asâletlerini muhâfaza etmekde pek ziyâde ri'âyetkâr oldukları târîhen ma'lûm olduğuna binâ'en
               melik-i müşârün-ileyhin cedd-i a'lâsı olan Kutlu Bey, Togan bin Ertuğrul'un oğlu, ya'nî Selçûk
               bin Togan bin Ertuğrul'un amcası olduğu zann olunur. 321
                      Melik  Ahmed  Gâzi'nin  "Dânişmend"  sıfatıyla  iştihâr  etmesine  gelince,  seng-i
               mezârındaki "el-âlimü'l-âdil" ta'bîrine ve Horasân ıstılâhâtına bakılırsa melik-i müşârün-ileyhin
               akrabâsı  arasında  hâssaten  Horasân'da  tahsîl-i  ulûm  ederek  dânişmend  ya'nî  âlim-i  mücâz
               olduğu münâsebetle "Ahmed Dânişmend"  diye meşhûr olduğu anlaşılır. Çünkü Horasân'da
               mücâz  olan  âlime  "dânişmend"  denir,  mekteb-i  sıbyân  mu'allimine  bu  sıfat  verilmez.
               Binâ'en-aleyh  bu  Dânişmend  Gâzi'nin  evlâdına  umûmen  "Dânişmendlü"  ve  ammizâdeleri
               evlâdından bir kısmına "Toganlu" ve bir kısmına "Tursanlu" denmişdir. [283]
                      Hulâsa Târîh-i Âl-i Dânişmend'de mezkûr olduğu üzere Melik-i Mücâhid Şemseddîn
               Ahmed Dânişmend Gâzi, kürsî-i vilâyet-i Rûm olan Harşene kalesini, Amasya beldesini feth
               ve zabt etdiği gün Amasya kadılığına ordu kadısı Celâleddîn Abdurrahmân el-Harezmî'yi nasb
               ve ta'yîn ederek Amasya'da hükûmet-i Dânişmendiye'nin esâsını kurdu.





               321   Fakat ba'zı tevârîhin melik-i müşârün-ileyhi, meşhûr Battâl Gâzî'nin hafîdi ve binâ'en-aleyh Seyyid Şerîf-i
                  Alevî,  Malatya  emîrinin  kızından  mütevellid  bir  emîrzâde  dendiği  hâlde  "Dânişmend"  ta'bîrine  bakıp  da
                  Malatya'da mekteb-i sıbyân mu'allimi göstermesi, bunların düzme şeylerden ibâret olduğunu anlatır. Çünkü
                  464 târîhine kadar Malatya Rûmlar'ın zîr-i idâresinde bulunduğu ve bu beldeyi târîh-i mezkûrda harben feth
                  eden Melik Ahmed Dânişmend olduğu târîhen muhakkakdır.
                                                           615
                                                           316
   312   313   314   315   316   317   318   319   320   321   322