Page 314 - 1-4_2
P. 314
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Fakat merkez kumandânı Hristiyân Becenekler'den General Mitrakiyus 318 Ferhâd
Arası'nda sarp bir mevki'i siper ittihâz ederek şiddetli bir sûretde müdâfa'a etmiş, ırmak dahi
Ferhâd Arası'nın dar yerini kapatmış olduğu cihetle ilerisine gitmek imkânı azalmış
bulunuyordu. Bununla beraber Fon Dağı'ndan yağan ok yağmuru pek çok hasârâtı mûcib olarak
Emîr Ahmed Gâzi'nin mevki'ini müşkilâta sokmuş olduğu cihetle muvakkaten ric'at ederek
ırmağın inmesini beklemeği muvâfık buluyordu.
Binâ'en-aleyh Emîr Ahmed Gâzi, İltigin Gâzi'nin tasvîbi üzere ordusuna ric'at emrini
verip muntazaman avdet ederek Derbend'in bir buçuk sâat gerisinde bulunan Kaynar sahrâsında
hayme-zen-i ikâmet oldu. Emîr-i müşârün-ileyhin burada ikâmet edib ordunun zehâ'ir ve
levâzım-ı seferiyyesini ikmâle çalışdığı esnâda Malatya'dan on beş bin kadar mücâhidlerden
mürekkeb bir kuvve-i imdâdiyye geldiği gibi Zile, Tokat, Sivas, Niksâr taraflarını muhâfaza
için bırakdığı alayları da celb ederek [273] ordusunu takviye ediyor, ba'dehû kollar tertîb ederek
düşmanın ahvâlini keşfe çalışıyordu.
Bu tarafda Amasya vâlîsi Jutati'us, ammizâdesi olan Bizans imparatoru Aleksiyus'dan
mukaddemen istimdâd eylediği cihetle Ankara ve Kastamonu fırkaları Pon kıt'asının istihlâsına
me'mûren hareket ediyor, fakat Emîr Tursan Gâzi Kayseriyye üzerinden gelip Ankara'yı ansızın
muhâsara ve ahâlî-i şehrin istîmânıyla feth ederek Ankara vâlîsinin gâyet müstesnâ bir hüsn ü
cemâl ile şöhret-gîr olan kızını alıp Emîr Ahmed Gâzi'ye takdîm etmek üzere gönderiyor,
bundan haberdâr olan Ankara vâlîsi dönüyor, yolda Emîr Tursan Gâzi'ye bi't-tesâdüf harben
münhezim olarak İstanbul'a firâr ediyor.
Kastamonu kumandânı fırkasıyla beraber Amasya'ya tekarrüb eylediği hâlde Ankara
vak'asından haberdâr olan Amasya vâlîsi Jutati'us fenâ hâlde me'yûs oluyor, istîmân etmesini
muvâfık buluyor, fakat Harşene kalesi muhâfızı ve Jutat'ın kayınbirâderi olan Ermeni Mihrân
bu re'yi muvâfık görmüyor, Amasya merkez kumandânı Mitrakiyus ile Nikonya beyi Nasturus,
Mihrân'ın re'yini kabûl ediyor, hulâsa son dereceye kadar müdâfa'a etmeğe karâr veriyorlar.
Emîr Ahmed Gâzi, tertîb etdiği kollar, Harşene içine gönderdiği adamlar, tutduğu diller
vâsıtasıyla bunlara vâkıf oldukdan sonra Kastamonu fırkasının Amasya'ya gelmesini
beklemeksizin ırmağın bir derece [274] çekilmesini müte'âkib 467 şa'bânının evâ'ilinde hareket
ve tekrâr Amasya boğazına muvâsalat eyledi.
Emîr Ahmed Gâzi burada iki kol tertîb edib birini Ferhâd Gâzi idâresinde Fon Dağı'ndan
Çakallar üzerine, diğerini de Suli Gâzi idâresinde Kelkis Dağı'nın arkasından Şeyh Cû'î Bâğları
üzerine inmeğe me'mûr ve Abdullah Gâzi müfrezesini Ferhâd Gâziye ve Serkis Ahmed Gâzi
müfrezesini de Süli Gâzi'ye terfîk etdi.
Ba'dehû Emîr Ahmed Gâzi, Amasya ırmağının cenûbdan sağ sâhilini ya'nî Helvâcı
Pınarı tarafını ve İltigin Gâzi dahi sol sâhilini ya'nî Çalan Köprü'nün garb tarafını tutup her biri
ma'iyyet-i mevcûdesiyle yürüdüler. Tîr-endâzların, dalkılıçların âteş gibi savleti önünde
Rûmlar bir türlü mukâvemet edemeyerek Ferhâd Arası'nda kâ'in karşılıklı kalelere kapanıp son
derece müdâfa'a ediyorlardı.
Ferhâd Gâzi, kemâl-i sür'atle Fon Dağı'na çıkarken yağmur gibi yağan oklara
ehemmiyet vermiyor, Ermiş üzerinden gelen süvârî gâzîler Ferhâd Gâzi'nin harekâtını teshîl
ediyor, güç hâl ile Fon Dağı'nın üzerine çıkdığı esnâda vücûdunun müte'addid yerlerine isâbet
eden okların te'sîriyle bîtâb olarak düşüyor, şehîden irtihâl-i dâr-ı na'îm edib düşdüğü yere defn
olunduğu anda mücâhidlerin başına Abdullah Gâzi geçiyor, Rûmları tepeleyerek Çakallar'a
doğru iniyor.
Süli Gâzi de Kelkis tarafı kumandânı olan Nastûr'un ma'iyyetindeki [275] Rûmlar'ı
Serkis Ahmed Gâzi'nin bir hud'a-i harbiyyesiyle perîşân ediyor, Nastûr esîr olacağını idrâk
etmekle Nikonya tarafına firâr ederek garb tarafı tamâmiyle boş kalıyor, Süli Gâzi bilâ-mâni'
318 Kadîm Türkçemizde "miterâb", "küçük dil" ve "mitrâb", "kulağın içine uzanmış ufak et parçası" ve "mitrâk"
dahi mutlakâ "et parçası"na denir idi. Hâlâ "mitrâk ve mitrek" Niksâr'da müsta'meldir.
612
313