Page 323 - 1-4_2
P. 323

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 2


               gözleri önünde bütün emvâl ve emlâklerini yakıp küffâr-ı Firenc'in barınacağı yerleri tutdular.
               Onlardan pek çok insânlar telef oldu".
                      Târîh-i Âl-i Dânişmend'den müstefâd olduğu üzere Rûm imparatoru Aleksi, meşhûr
               generallerinden  Aklidis  (Kalidis)  kumândasında  büyük  bir  fırkayı  Karadeniz'den  diyâr-ı
               Dânişmendiye  üzerine  sevk  ediyor,  Rûmlar  Trabzon'dan  çıkıp  orayı  zabt  ederek  Helkine
               (Karahisâr-ı  Şarkî)  doğru  yürüdüklerini  Melik  Gâzi  Dânişmend  Ahmed  Hân  haber  alıyor;
               oğlunu, Seyfeddîn İsmâ'il Bey'i Harşene'de bırakıp ma'iyyet-i mevcûdesiyle derhâl Helkine
               şehrine gidiyor.
                      Oğlu dahi ma'iyyetine bir kuvve-i imdâdiyye alıp pederinin arkasından meydân-ı harbe
               koşuyor,  Melik  Gâzi  Dânişmend  Ahmed  Hân  Helkine  önünde  Rûmlar  ile  harb  ederken
               vücûduna isâbet eden müte'addid okların te'sîriyle düşüyor, fakat Rûmlar da bozuluyor, oğlu
               İsmâ'îl Bey Rûmlar'ı ta'kîb ederken Sinop'a gelen gemilerden Selâhil idâresinde Almanlar ve
               Ataric kumandâsında pek çok Firenkler çıkıp [299] önlerine geçen bilâd ve kasabâtı yakarak
               Harşene'ye doğru yürüdüklerini anlıyordu.
                      İsmâ'îl Bey derhâl Rûmlar'ın ta'kîbinden sarf-ı nazar ederek yaralı olan pederini alıp
               Harşene'ye gelirken Niksâr'a vusûlünde Melik Gâzi Dânişmend Ahmed Hân hazretleri, dâr-ı
               na'îme intikâl etmesi herkesi müte'essir ediyor, orduda bulunan ümerâ-yı Dânişmendiye melik-i
               müşârün-ileyhin  büyük  oğlu  İsmâ'il  Bey'i  kendilerine  melik  nasb  ederek  merhûm-ı
               müşârün-ileyhi Niksâr'a defn etdikden sonra Harşene (Amasya)'ya geliyorlar.
                      Tevârîh-i umûmiyye ve kuyûd-ı mazbûtada Melik Dânişmend'in târîh-i vefâtına dâ'ir
               bir kayd-ı sarîhe tesâdüf olunamadı. Fakat şu kayd edilen nukûl-i târîhiyyeden istidlâl edildiği
               üzere melik-i  müşârün-ileyhin  vefâtı  490'da  vâki'  olduğu  kaviyyen  zann  olunur.  Çünkü
               Muhammed bin el-Azîmî târîhinde melik-i müşârün-ileyhin 490'da ber-hayât olduğu ve Târîh-i
               Baybars'da mestûr olduğu üzere 491'de İsmâ'il bin ed-Dânişmend'in emîr olarak bulunduğu
               cem' edilir ve  Târîh-i Âl-i  Dânişmend'in  verdiği  şu  ma'lûmât  ile  tatbîk  olunursa
               müşârün-ileyhin 490'da vefât eylediği netîcesi zâhir olur.
                      Melik  Dânişmend  Ahmed  Bey'in  meskûkâtı  bulunamadığı  cihetle  para  kesdirdiği
               anlaşılamadı.  Kayden  mazbût  olduğu  üzere  Seyfeddîn  İsmâ'il,  Tâceddîn  İbrâhim,  İzzeddîn
               Muhammed nâmlarıyla meşhûr üç oğlu olup dâmâdının biri ammizâdesi Suli Bey ve diğeri de
               [300] Sultân Kılıç Arslan Hân olduğuna nazaran Ayşe Gâzi ile üç kızı olduğu zann olunur.
               Tâceddîn İbrâhim Bey'in Niğde livâsında evkâfı olup 507 târîhli vakıf-nâmesinde "İbrâhim Bey
               bin Dânişmend" diye mestûrdur.
                      Fakat  Kayseriyye  emîri  olan  Gümüştigin  Gâzi,  ekser  tevârîh-i Arabiyye'de
               İbnü'd-Dânişmend, ya'nî Melik Dânişmend Ahmed Gâzi'nin oğlu olmak üzere mezkûr ise de
               oğlu  değildir,  belki  oğulluğudur,  ya'nî  kölesi  olduğu  hâlde  oğlu  derecesinde  sevdiği  bir
               emîridir. Çünkü Gümüştigin Gâzi, Kayseriyye emâretinde iken Abdulhamîd-i Şirvânî evlâdına
               tahsîs eylediği evkâfını mübeyyin 500 târîhli vakıf-nâmesinde "el-Emîrü'l-Kebîr el-Mücâhid
               Alemüddîn Gümüştigin bin Abdullah" diye mestûr bulunmakdadır.

                      El-Melik Seyfeddîn İsmâ'il Dânişmendî
                      Melik-i müşârün-ileyh Gâzi İsmâ'il Hân, pederinin irtihâlinde makâmını ihrâz ederek
               memleket-i  Dânişmendiye  hükümdârı  oldukdan  sonra  ümerâ  ve  ma'iyyet-i askeriyyesiyle
               Amasya'ya  geldi.  Amasya  kadısı  Abdurrahmân  el-Harezmî  olup  Nâsıruddevle  İltigin  Gâzi
               atabeg-i devlet ve Alî bin Ebi'l-Ma'âlî kâtib-i dîvân-ı hükûmet idi. Gâzi İsmâ'il Hân bunların
               ma'rifetiyle  hall  ü  akd-ı  umûra  mübâşeret  ve  pederi  zamânında  mansûb  olan  ümerâyı
               makâmlarında ibkâ ederek her birinin itâ'atlerini te'mîn eyledi.
                      Fakat Sinop tarafından bir seyl-i belâ gibi kopup gelen Almanlar'dan, Fransızlar'dan
               mürekkeb ehl-i salîb fırkası kemâl-i şiddetle hareket ederek [301] Amasya'ya ya'nî hükûmet-i
               Dânişmendiye'nin  merkezine  doğru  geliyorlar,  uğradıkları  yerleri  vîrân  ediyorlardı.  Melik



                                                           621
                                                           322
   318   319   320   321   322   323   324   325   326   327   328