Page 324 - 1-4_2
P. 324
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Dânişmend Ahmed Gâzi'nin vefâtı şâyi' oldukda Rûmlar, derhâl yüzgeri edib tekrâr Helkine'yi
aldılar, ehl-i salîb fırkası dahi Kızılırmak'ı geçip Amasya'ya yürüdüler.
Melik İsmâ'il Hân, Amasya'da bu acı haberleri aldıkça bî-huzûr oluyordu. Çünkü
Kayseriyye vâlîsi Gümüştigin ve Ankara vâlîsi Fetih Hân gâzîler hudûd üzerinde ve eniştesi
Sultân Kılıç Arslan Hân İznik üzerinde ehl-i salîb muhâcemâtıyla fevkalâde meşgûl idiler.
Sivas, Erzurum vâlîleri de birinci muhârebeye iştirâk ederek ma'iyyet-i mevcûdeleri fenâ
zedelenmişler idi. Binâ'en-aleyh bunların hiçbiri de kendisine mu'âvenet edecek bir hâlde değil
idiler. Hâlbuki önündeki seyl-i belâ pek müdhiş bir sûretde tekarrub ediyordu.
Şu ahvâl-i müdhişeyi tedkîk eden Amasya hükümdârı İsmâ'il Hân, atabeg-i devlet olan
İltigin Gâzi'nin re'yi üzere hareket ederek tekarrub eden düşman ile ibtidâ Argun (Suluova)'da
bir meydân muhârebesi edib galebe mümkün olmadığı takdîrde kaleye kapanıp da düşmanın
her tarafı istîlâ etmesine meydân vermekden ise ehl-i salîb fırkasının istifâde edecekleri her
şeyi yakıp yıkıp dağ başlarına çekilmeğe, ba'dehû çete muhârebâtıyla, gece baskınlarıyla
düşmanı son derece işgâl ve iz'âc ederek bu müddet zarfında ehl-i salîbi tard edecek [302]
fedâkâr bir ordu tedârik etmeğe karâr verdi.
El-Aylemü'z-Zâhir ile Târîh-i Âl-i Dânişmend gibi tevârîh-i adîdede mezkûr olduğu
üzere Melik İsmâ'il Gâzi, Amasya kurbunda bir meydân muhârebesi edib ma'iyyet-i mevcûdesi
pek az olduğu hâlde arslan gibi ehl-i salîb fırkasına hücûm ediyor, hattâ hemşîresi yâhud
halîlesi olan Ayşe Gâzi düşman-ı dîne hücûm etmekde kendisini sebkat ederek merdâne
şecâ'atlar ibrâz ediyor, mücâhidler son derece fedâkârâne bir sûretde savaşıyorlar, fakat ehl-i
salîb fırkası bunlara nisbetle pek çok oldukları cihetle galebe mümkün olamıyor.
Bi'z-zarûre Melik İsmâ'il Gâzi, muntazam bir sûretde ric'at ederek Amasya'ya geliyor,
her tarafı yakıp barınacak yerleri yıkıyor, cenûba doğru hareket ederek askeri ve bütün müslim
Türkler'i bir yere cem' ediyor, bunlar ile dağlara çekilip tertîbâta başlıyor. Ehl-i salîb fırkası
dahi Amasya'ya girip hâlâ Filingir (Firenkler) demekle meşhûr olan mevki'de ikâmet ediyorlar.
Rûmlar dahi Niksâr'ı alıyorlar.
Melik İsmâ'il Gâzi, bir tarafdan çekildiği dağlarda tertîb etdiği çeteler ile muttasıl
Rûmlar'ı ve ehl-i salîb alaylarını işgâl ve gece baskınlarıyla iz'âc ederek bunlara göz
açdırmıyor, fırsat buldukça ordularını yağmâ ediyor, diğer tarafdan Bağdâd'a İltigin Gâzi
riyâsetinde bir hey'et gönderip Selçûk hükümdârı Berkyaruk Hân'dan istimdâd ediyor. [303]
Fakat ehl-i salîb fırkası Melik Gâzi İsmâ'il Hân'ın çetelerinden, gece baskınlarından
fevkalâde sıkılmış, Amasya'da temdîd-i ikâmet etdikçe müşkilâtın tezâyüd edeceğini idrâk
etmiş olmalıdırlar ki Amasya'da üç ay kadar ikâmetden sonra ya melik-i müşârün-ileyhin
tertîbâtına muttali' oldukları veyâhud zehâ'ir ve levâzım-ı askeriyyenin yokluğundan muztarib
bulundukları cihetle Semendû (Ziyâre) kasabasını ve sâ'ir kalan yerleri de bunlar yıkarak
Amasya'dan kalkıp geldikleri yerden gitmeğe mecbûr oldular.
Lâkin Amasya ve mülhâkâtı gerek Dânişmendîler'in gerek ehl-i salîb alaylarının
harekât-ı askeriyyesinden harâb olarak birer harâbe şeklini almışlar idi. Binâ'en-aleyh
Amasya'da kurûn-ı ûlâ âsârı olarak ne bir kilise ne de bir eser-i binâ kalmamış idi. Amasya'da
şimdiki Veng (Vengiyus) civârındaki koca ve eski bir patrîk-hâne ve Kumanlar'ın yapdırdıkları
kiliseler, sarâylar ile Aya Vasilus, Fokâs nâmlarıyla meşhûr olan kiliseler yığın yığın
taşlardan 330 ibâret olmuş idi. Bunları yıkanlar, her hâlde ehl-i salîb alayları olduğu zann olunur.
Çünkü o zamân Hristiyânlık âleminde şark ve garb kiliseleri aralarında bulunan
husûmet-i mezhebiyye pek müdhiş olduğu ve ehl-i salîbin şark kiliselerini Rûmluğa rağmen
sâ'ir yerlerde yıkdıkları târîhen meşhûrdur. Bir de [304] Niksâr'ı zabt eden Rûmlar bu husûmet-i
mezhebiyyeden dolayı Dânişmendîler ile birlikde ehl-i salîb alaylarını iz'âc etmeleri, bunlar da
Rûmluğa âid olan âsâr-ı kadîmeyi mahv ederek intikâm almaları pek muhtemeldir. Yoksa böyle
330 Amasya'da Torumtay Câmi'i ve Türbesi, ve Halifet Gâzi Medresesi ve Türbesi ve Şâmîce Mahallesi'nde
görülen sâ'ir âsâr-ı İslâmiyye bu taşlardan binâ edildikleri, mahkûk kitâbelerden anlaşılmakdadır.
622
323