Page 329 - 1-4_2
P. 329
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi Cilt: 2
Fetih Hân bin Kılıç ve kadısı Ebû Nasr Muhammed el-Harezmî" olduğu kayden
bulunmakdadır. [316]
Amasya hükümdârı Sunkur Hân'ın tefâsîl-i ahvâline dâ'ir ma'lûmât-ı târîhiyye
bulunamadı. Ancak halefi olan amcası Melik Muhammed Gâzi Bey'in 529'da cülûsu mu'ayyen
olduğuna bakılırsa hükümdâr-ı müşârün-ileyhin Amasya'da on dokuz sene kadar hükûmet
etdiği zann olunur. Amasya'da şimdiki Bozahâne ve Çeribaşı Mahalleleri'nin nâm-ı kadîmi
"Sunkur Mülkü" olduğu ve Çeribaşı Mahallesi'nin müntehâ-yı garbîsinde kâ'in sokak içinde bir
yar dibinde görülen seng-i mezârın baş tarafında hatt-ı girift-i kûfî ile "Hâzâ
Kabrü'l-Meliki'l-mu'azzam Sunkur" şeklinde bir kitâbe bulunduğu tedkîk olunursa,
müşârün-ileyhin Amasya'da mevki'i, mevcûdiyeti ta'ayyün eder.
El-Melik İzzeddîn Muhammed ed-Dânişmendî
Melik Dânişmend Ahmed Gâzi'nin mahdûmu ve mülûk-i Dânişmendiye'nin beşincisi
olup yeğeni Sunkur Hân'ın gâlibâ vefâtında ya'nî 529'da memleket-i Dânişmendiye hükümdârı
olarak Amasya'da pederinin sarâyında ikâmet etmişdir. Kâdı'l-kudâtı Abdülmecîd el-Hirevî ve
atabegi Hüsâmüddevle Hasan bin İltigin ve emîrü'l-ümerâsı Alâ'ü'd-devle Alî bin Râmîn bin
Şettât-ı Rûmî olduğu 339 terâcim-i ahvâl kitâblarından ve taharriyât-ı kaydiyyeden
anlaşılmakdadır.
Ankara vâlîsi Güdül Bey ve Sivas vâlîsi Arslan Togmuş Bey bin [317] Suli Bey, Konya
hükümdârı Sultân Mes'ûd'un enişteleri olup Nizâmeddîn Yağıbasan Gâzi dahi Canik ve havâlîsi
emîri olarak Niksâr'da ikâmet etmekde idi. Bunlar Amasya hükümdârı Melik İzzeddîn
Muhammed Hân'ın ahvâl ve etvârından pek de memnûn olmadıkları ibrâz etdikleri âsâr-ı
fi'liyyeden anlaşılır.
Konya hükümdârı Sultân Mes'ûd Hân, memleket-i Dânişmendiye'yi istîlâ etmek
hırsıyla pek ziyâde çalışıyor, eniştelerini elde ederek Niksâr emîri Yağıbasan'ı amcasının
aleyhinde tahrîk ve Amasya hükûmetini tahsîle teşvîk ediyor, Arslan Togmuş ve Güdül Beyler
de bu husûsa muvâfakat eyliyorlardı. Çünkü Melik Gâzi Muhammed Hân'ın vâlidesi câriye
dendiği münâsebetle taht-ı hükûmete cülûsu Türkmenlik âdetine muhâlif bulunuyordu.
Türkmenler ana ve baba taraflarından asîl olanlara "İris, İric, Erkec" ve yalnız baba
tarafından asîl bulunanlara "Paşat, Paşit" unvânını veriyorlar. 340 Hükümdârı mutlakâ irislerden
intihâb ediyorlardı. [318] Bu âdet-i kadîmeye binâ'en Melik Gâzi Muhammed Hân paşat ve
Emîr Yağıbasan gâzî iris i'tibâr ediliyordu. Çünkü Yağıbasan Gâzi amcazâdesinin kızından
mütevellid idi.
Sultân Mes'ûd'un maksadı, asâlet mes'elesi olmayıp belki Dânişmendîler'i yek-diğerine
düşürecek bir fitne çıkarmak, ba'dehû memleket-i Dânişmendiye'yi istîlâ etmeğe bir yol
bulmakdan ibâret olduğu mu'ahharan memleket-i Dânişmendiye'yi suhûletle istîlâ etmesinden
anlaşılır. Lâkin Melik Muhammed Hân'ın hissiyât-ı İslâmiyyeyi tehyîc edecek mu'âmelât-ı
cesâret yâhud mukarrebi bulunan Alâ'ü'd-devle Alî bin Râmîn'in Türkmen ümerâsını rencîde
eyleyecek hâlâta cür'et etmiş olduğu Melik Muhammed Gâzi Bey'in meskûkâtından istidlâl
olunur.
Çünkü Târîh Encümeni a'zâ-yı kirâmından müdekkik-i meşhûr Ahmed Tevfîk
Beyefendi hazretlerinin inâyet buyurduğu meskûkât-ı İslâmiyye kataloğunda Dânişmendlüler
Şu'besi şu hâdise-i târîhiyyeyi pek güzel tenvîr etmekdedir. Bu kataloğda mülûk-i
Dânişmendiye'den Gâzi Ahmed, İsmâ'îl, İbrâhim, Sunkur Hânlar'ın ve Emîr Gümüştigin
339 616'da ümerâ-yı Selçûkiyye'den İmâdeddîn Râmîn bin Yûsuf bin Alî bin Râmîn bunun hafîdidir.
340 Paşat, Paşît şimdiki Türkçemizde "şâd, şîd" sûretlerinde mezkûr olup Paşit lafzı Türk anarlarından Çerkes
lehcesinde "Peşîz" şeklinde müsta'mel olarak "asîl" ma'nâsınadır. Eski Türkçemizde ilk doğan çocuğa ve erkek
atmaca kuşuna "paşa", ana rahmine "paşar", rutûbetden paslı olan yerlere "paşak", ayak kabına "paşmak",
bulutlu olan bahâr havâsına "paşal" ve aklı gözünde olan adamlara "paşan, peşen" ve alamanlara ya'nî piyâde
askerlerine "paşi, paçi" denir.
627
328