Page 334 - 1-4_2
P. 334

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


               emâretini i'tâ ve Bedreddîn Abuk Bey'e Kayseriyye emâretini tevcîh eylediği tetebbu'âtdan
               anlaşılmakdadır.
                      Ba'dehû Sultân Mes'ûd, Amasya kadılığına İmâdeddîn Abdülmelik bin Alî bin el-Hasan
               el-Berkendî el-Buhârî  nâmında  bir  zâtı  nasb  edib  Simre  kasabası  üstünde  binâ  eylediği
               hânkâhın meşîhatını da Sirâceddîn Mahmûd bin Alî el-Hocendî'ye i'tâ eylediği ve Sinop'dan
               gelen ehl-i salîbin harâb etdiği Zemendû ve Tenusin kasabalarını tecdîden i'mâr ve Zemendû
               (Dânişmendiye) kasabasında bir sarây-ı âlî binâ ederek buraya "Ziyâre" ve Tenusin kasabasına
               "Kedağra" adlarını verdiği Mukaddime'de mezkûrdur.
                      Memâlik-i  Dânişmendiye'nin  uğradığı  şu  âkıbet  esnâsında  Trabzon,  Sinop  ve
               Kastamonu  tarafları  kısmen  Bizans  imparatorluğu  tarafından  gasb  edilmiş  ve  Erzurum,
               Erzincân beyleri kesb-i istiklâl ve memâlik-i Dânişmendiye'den Amasya, Elbistân, Ankara,
               Canik,  Çangırı,  Çorum,  Karahisâr-ı  Şarkî,  Kayseriyye,  Yozgat  sancakları  Sultân  Mes'ûd'a
               intikâl etmiş ve Âl-i Dânişmend'den Malatya emîri Zülkarneyn Alp Arslan ve Niksâr emîri
               Yağıbasan  [331]  Gâziler  de  kendi  muhîtleri  dâhilinde  ve  Sultân Mes'ûd  himâyesinde  birer
               emîr-i müstakil olmuşlardır.
                      Hulâsa  Bizans  imparatoru  Manu'el  Komennus,  fetret-i  Dânişmendiye  zamânında
               Trabzon ve Sinop'u almakla iktifâ etmeyerek bütün memâlik-i Dânişmendiye'yi istîlâ etmeğe
               kıyâm eylediyse de Sultân Mes'ûd Hân hazretlerinin istîlâ-yı serî'i bu niyyetleri zîr ü zeber ve
               Türkler'in Anadolu'da bekâsını te'mîn ederek Manu'el, Bafra civârında cârî Kızılırmak'ı hudûd-ı
               şimâliyye ittihâzına mecbûr olmuş ve 544'de yeğeni Andronikus'un kumandasında gönderdiği
               bir fırka-i askeriyye ile Canik taraflarını istîlâ etmek istemiş ise de Sultân Mes'ûd'un hamiyyet
               ve şecâ'ati sâyesinde bu fırka dahi münhezim ve Giresun kazâsı hudûd-ı şarkiyye olmuşdur.
                      Binâ'en-aleyh Sultân Mes'ûd-ı Selçûkî Anadolu kıt'asının şark ve şimâl taraflarını ve
               şehzâdesi olan Konya vâlîsi Sultân Kılıç Arslan dahi garb tarafını Rûmlar'ın ve ehl-i salîb
               alaylarının muhâcemâtından muhâfaza ederek Amasya'da on yedi ve umûmen kırk beş sene
               icrâ-yı saltanat etmiş olduğu hâlde 555 senesi şevvâlinin beşinci günü Amasya'da irtihâl-i dâr-ı
               bekâ ederek Amasya derûnunda Simre kasabası müştemilâtından olup el-yevm Nârlı Bahçe
               demekle meşhûr mezârlığın cenûbunda meşhûd olan türbe-i âliyesine defn edilmişdir.
                      Sultân-ı  müşârün-ileyhin  vefâtı,  tevârîh-i  muhtelifede 551, 555, 558 senelerinde
               gösterilmekdedir. On def'adan ziyâde tedkîk ve taharrî ederek [332] kitâbeye dâ'ir bir şey'e
               tesâdüf edemediğim  351  türbesini 1328'de tekrâr tedkîk ve taharrî etdiğim esnâda türbe kapısının
               iki  tarafında  taş  sütûnlar  gibi  yapılmış  taş  duvârların  zemîne  yakın  ve  kısmen  toprağa
               gömülmüş  olan  kısm-ı  esfeli  üzerlerinde  görülen  kabartmalı  çiçeklerin;  mütekâbil,
               yek-diğeriyle mütedâhil araları çiçekler ile müzeyyen ve binâ'en aleyh kırâ'ati gâyet müşkil bir
               sûretde hatt-ı kûfî ile muharrer bir kitâbe-i mahkûka olduğunu anlayabildim. 352
                      Kapının  sağ  tarafındaki  sütûn  üzerinde  çiçekler  arasında  yukarıdan  aşağı
               "es-Sultânu'l-Mu'azzam Mes'ûd bin Kılıç Arslan" gibi kırâ'at edilebilen kitâbenin mütekâbil
               satırında  ya'nî  aşağıdan  yukarı  "fî  hâmisi  şevvâl  senete  hamsin  ve  hamsîn  ve  hamsi-mi'e"
               ibâresi muharrer olduğu ayânen görülmekde ve suhûletle okunmakdadır. Ancak bu kitâbenin
               baş tarafları silik ve gâyet karışık olduğu cihetle bir türlü kırâ'ati müyesser olamadı. Bu türbenin
               vakfı, cüz-hânları, türbedârları ve sâ'ir ahvâl-i târîhiyyesi Mukaddime'de mezkûrdur.
                      Meskûkât-ı İslâmiyye Kataloğu'nda bu Sultân Mes'ûd Hân'a mensûb olarak bakır iki
               sikke  bulunduğu  görülmekdedir.  Bunların  târîhi  ve  mahall-i  darbı  yokdur.  Fakat
               Dânişmendîler'in  sikkeleri  gibi  Amasya'da  darb  edildikleri  maznûndur.  Bu  sikkelerin  yüz
               tarafında Bizantin imparatoru tarzında bir nîm tasvîr olup Katalog'da imparator Birinci Aleksis




               351   Amasya'yı bu kadar müdekkik seyyâhlar dahi ziyâret ve bu türbeyi tedkîk etdikleri hâlde onlar da tesâdüf
                  edemedikleri, yazdıkları âsârdan anlaşılır.
               352  Uzunçarşılı böyle bir kitabenin bulunmadığını dile getirmektedir (Ed.).
                                                           632
                                                           333
   329   330   331   332   333   334   335   336   337   338   339