Page 349 - 1-4_2
P. 349

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 2


                      Bana öyle geliyor ki: Konya'da sâhib-i a'zam bulunan Köpek dâhil olduğu hâlde şu
               kuvvetin mecmû'u değilse bile her hâlde üçde ikisi İslâm mühtedîleri kıyâfetinde Hristiyân ve
               Rûmlar'dan olduğu gibi Trabzon kralı Yani Komennus ile Baba İshâk nâmı altında gizlenen
               İsak Komennus arasında bir ittifâk-ı hafî mevcûd idi. Çünkü bunların harekâtı arasında bir
               müşâbehet  olduğunu  vekâyi'-i  âtiye göstermekdedir. Bu cihetle Baba  İshâk dediğimiz  İsak
               Komennus'un Amasya'da Komennus â'ilesinin nüfûz ve ikbâlini, hükûmet ve istiklâlini ihyâ
               etmek hayâli üzere hareket eylediğini hâtıra getirmemek kâbil değildir.
                      Amasya  vâlîsi  Zahîreddîn  Hurşîd  Bey,  Harezmîler  ile  meşgûl  iken  Baba  İshâk'ın
               Amasya'da  şerî'at  perdesi  altında  i'lân-ı  istiklâl  etmesi  herkesi  mütehayyir  ediyor,
               emîrü's-sevâhil olan Canik emîri Alâ'eddîn Alîşîr bin Selçûk bin Aydoğdu hudûd-ı Rûmiyye
               muhâfızı  olduğu  münâsebetle  oradan  ayrılamıyordu.  Çünkü  Trabzon  kralı  [374]  Yani
               Komennus dahi hudûd-ı İslâmiyyeyi tecâvüz etmek üzere bulunuyordu.
                      Baba İshâk ibtidâ Baba İlyâs-ı Horasânî nâmına hareket ederek Harezmîler'in ahvâlini
               ta'kîb  ediyordu.  Harezmîler  Amasya  vâlîsini  harben  bozup  Sivas  hudûdundan  çıkdıklarını
               haber aldıkda kendisini "Emîrü'l-mü'minîn Sadru'd-dünyâ ve'd-dîn İshâk" unvânıyla halîfe i'lân
               eylediğine  kanâ'at  etmiyordu.  Rûh-ı  Nebiyy-i Zî-şân'ın  ibtidâ  Hazret-i  Alî'ye,  ba'dehû
               kümmelîn vasıtasıyla kendisine hulûl eylediğini işâ'a ederek kâffe-i umûrunda daha ziyâde
               serbest olmak ve eşyânın ibâha ve tahrîmine salâhiyetdâr bulunmak için peygamberliğini i'lân
               edib birtakım ceheleyi sihr ve nîrencâtıyla inandırıyor, avâma karşı kendisine "fa''âlün limâ
               yürîd" sıfatını kazandırıyordu.
                      Bu  iddi'â  Amasya'da  şâyi'  oldukda  başda  hânkâh  şeyhi  Baba  İlyâs  olduğu  hâlde
               ulemâdan Amasya kadısı Bedreddîn İbrâhim el-Kımârî ve müderris-i Mes'ûdiyye Tâceddîn
               Yûsuf et-Tebrîzî, müderris-i Halîfe Fahreddîn Alî el-Buhârî ve ümerâdan Bedreddîn Ebû Bekir
               oğlu Seyfeddîn Haydar, Halifet Gâzi birâderi Bedreddîn İbrâhim, mahdûmu Şücâ'eddîn Tekur
               Sinan, Nûreddîn Tugrak Bey'in mahdûmu Seyfeddîn Salâr, dâmâdı Şerefeddîn  İnâc Beyler
               şerî'atı ve hükûmeti müdâfa'a ederek efkâr-ı İslâmiyyeyi îkâza çalışıyorlardı.
                      Yalancı peygamber Baba İshâk, bunların harekâtını kendi teşebbüsâtı [375] hakkında
               pek muzır gördügü cihetle Amasya'da sell-i seyf ederek kadı ile İbrâhim Bey'i ve teşebbüsâtına
               mu'ârız gördügü pek çok ehl-i îmânı şehîd eyledi. Yalancı peygamberin kahrından kurtulmak
               için Tâceddîn et-Tebrîzî Konya'ya, Şerefeddîn Muhammed bin Osmân es-Simrî ve Şemseddîn
               Muhammed bin el-Kâdî İbrâhim el-Kımârî, Şâm'a pek çok kimseler ile kaçıyorlar, Baba İlyâs
               Horasânî çiftliği bulunan Çat Bükü nâm mevki'de ihtifâ ve ulemâ ile ümerâdan bir kısmı dahi
               Amasya'dan çıkıp pek çok hamiyyet-perverândan mürekkeb bir tabur teşkîl ederek dînlerini,
               vatanlarını müdâfa'a ediyorlardı.
                      Amasya'dan Konya'ya kaçanlar, Sultân Gıyâseddîn Keyhusrev'e yalancı peygamberden
               şikâyet  ve istimdâd etmeğe çalışıyor, fakat  sâhib-i  a'zamı bulunan Köpek'den bir türlü  yol
               bulamıyorlardı. Diğer tarafdan yalancı peygamber Baba İshâk Tokat, Sivas, Karahisâr-ı Şarkî
               taraflarını  mürîdânıyla  taht-ı  emniyyete  aldığı  cihetle  Konya  üzerine  gitmek  tedârikâtını
               görüyor, Urfa ve Maraş taraflarından gelecek fedâ'ilerin vürûdunu bekliyordu.
                      Çünkü Trabzon kralı Yani Komennus Canik üzerine doğru berren ve bahren hareket
               eylediği  münâsebetle  emîrü's-sevâhil  Alâ'eddîn  Alîşîr  Bey  ile  Kastamonu  ve  Sinop  hâkimi
               Devletşâh  oğlu  Sultân  Celâleddîn  Süleyman  Şâh  buralardan  ayrılmak  imkânı  olmadığını
               yalancı peygamber takdîr ediyor, planını ona göre tatbîke çalışıyordu. Yalnız Amasya [376]
               hâricindeki  Şücâ'eddîn  Tekûr  Sinan  Bey'in  idâresinde  bulunan  müdâfi'ler  ile  harb  etmeğe
               mecbûr idi.
                      Bu müdâfi'leri Lâdik emîri Kızoğlu Sirâceddîn Savcı bin Umur, Havza emîri Şemseddîn
               Mehmed  bin  Kunduz,  Kedağra  emîri  Mübârizeddîn  Îsâ  bin  İldaş  ve  ümerâdan el-Hâc
               Veliyyeddîn Umur bin Berekâtşâh Beyler ma'iyyet-i mevcûdeleriyle gelip takviye ediyorlar,
               bunların umûr-ı kazâsını Fahreddîn Alî el-Buhârî idâre ederek oldukça kuvvetli birkaç tabur
               hâlinde bulunuyorlardı.

                                                           647
                                                           348
   344   345   346   347   348   349   350   351   352   353   354