Page 354 - 1-4_2
P. 354

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


               Muhammed Isfahânî hükûmet-i Selçûkiyye'nin nüfûzunu takviye ve Baycu Noyin'in memleket
               aleyhinde olan ekser evâmirini te'vîlâta boğarak ta'vîk etmeğe çalışıyor, bu cihetden nâzırın
               husûmeti sâhib-i a'zam aleyhinde tezâyüd ediyordu.
                      Diğer tarafdan Amasya vilâyetine Tatar beyleri ve aşîretleri akın akın gelip yaylaların,
               tarlaların a'lâsını zabt ederek asıl mutasarrıflarını tard ediyorlar, ufak bir şey'i, âdî bir vesîleyi
               i'zâm ederek ekseriyâ koca bir nâhiyeyi yâhud bir kasabayı gâretle vîrân etmeğe kalkışıyorlardı.
               Amasya vâlîsi Seyfeddîn Haydar Bey, Tatar beylerine karşı metîn bir vaz'iyyet alarak de'âvî-i
               tasarrufiyyede  arâzî  mutasarrıflarını  himâye  ve  yağmâya  [388]  kıyâm  edenleri  terbiye
               etmekden hâlî kalmıyor, bu cihetle Tatarlar nâzıra ve erbâb-ı hukûk dahi hâkâna mürâca'at
               ederek Haydar Bey'in mevki'i müşkilâta düşüyordu.
                      Târîh-i İbni Bîbî, Uyûnu't-Tevârîh, Mesâlikü'l-Ebsâr, Câmiu't-Tevârîh, Ikdu'l-Cümân
               gibi  tevârîh-i  mühimmenin  zabt  eylediği  vekâyi',  tedkîk  ve  yek-diğeriyle  te'lîf  ve  tatbîk
               olunarak hâsıl olan netâyice nazaran 647 senesi evâ'ilinde Baycu Noyin'in parmağıyla îkâz
               edilen fitnede sâhib-i a'zam Şemseddîn Muhammed Isfahânî maktûl ve yerine sâbık Amasya
               kadısı Fahreddîn Alî el-Buhârî sâhib-i a'zam 390  ve Baycu Noyin'in müntesiblerinden Baba İlyâs
               Horasânîzâde Şemseddîn Mahmûd Çalâbî     391  nişâncı (tugrâ'î) ve sâhib-i esbak Mühezzebeddîn
               Alîzâde Mu'îneddîn Süleyman Bey Tokat emîri olmuşdur.
                      Ba'dehû Amasya vâlîsi  Seyfeddîn Haydar   392  Bey'e Elbistân emâreti iktâ' (mâlikâne)
               sûretiyle  tevcîh  olunup  memleket-i  Selçûkiyye iki  [389]  dâ'ireye  taksîm  ve  Kızılırmak'ın
               cânib-i  şarkîsi  "Eyâlet-i  Rûmiyye"  unvânıyla  ikinci dâ'ire-i  nezâret  i'tibâr  edildiği  cihetle
               sülâle-i  Cengiziyye'den  Samuk  Noyin  eyâlet-i  Rûm  nâzırı  ve  Malatya  emîri  Seyfeddîn
               Torumtay dahi Amasya vâlîsi olmuşdur.

                      Seyfeddîn Torumtay (Toruntay)
                      Sultân  Alâ'eddîn  Keykubâd'ın  bendegânından  olup  müşârün-ileyhin evâhir-i
               saltanatında mîrâhûru olmuş idi. 393  Mu'ahharan bi't-tefeyyüz Amasya vâlîsi olarak Amasya'da
               Güdül Mahallesi'nde oturmuşdur. Eyâlet-i Rûmiyye nâzırı Samuk Noyin dahi Cengiz Hân'ın
               birâderi Temüke Ötcegin evlâdından Tagacar bin Temüke bin Nisoka Bahâdır'ın oğlu olup
               Kedağra (Köprü) kazâsı dâhilinde el-yevm "Samuk Alanı" demekle meşhûr olan çiftliğinde
               ikâmet ve buradan eyâlet-i Rûmiyye'ye nezâret eyliyordu.
                      Samuk  Noyin,  Moğol  hükümdârı  Mengü  Ka'an  mesleğinde  munsif  ve  ehl-i  İslâma
               mütemâyil  bir  kimse  olduğu  münâsebetle  Anadolu'ya  gelirken  eş-Şeyh  Şihâbeddîn  Ömer
               es-Sühreverdî Hazretleri'nin hulefâsından [390] cemâlü'l-e'imme eş-Şeyh Takiyyeddîn Esen
               bin  Satık  eş-Şirvânî  Hazretlerini  yanına  alıp  Kedağra  kasabasına  getirmiş  ve  "Esen  Şeyh"
               demekle iştihâr ederek ulemânınn merci'-i yegânesi olmuşdur.
                      Şu hâlden istidlâl  olunarak denilebilir ki: Samuk Noyin, nâzır-ı  bilâd-ı  Selçûk olan
               Baycu Noyin gibi cebbârâne değil belki âkilâne hareket ederek bulunduğu muhît-i İslâmiyyenin
               ahvâl-i husûsiyyesine ri'âyet ve ulemâ-yı İslâma hürmet etmekle herkesin nazar-ı teveccühünü
               celb ediyor, Amasya vâlîsi Seyfeddîn Torumtay'ın dahi müdebbirâne ve mülâyimâne hareketi
               Samuk Noyin'in muhabbet-i mahsûsasını cezb eyliyordu.



               390   Fahreddîn el-Buhârî, sâhib-i a'zam oldukda İzzeddîn Alî er-Râzî ve ba'zen Fahreddîn Alî er-Râzî diye kayd
                  edilmişdir.
               391   "Çalâbî",  "Çalab'a  ya'nî  Tanrı'ya  mensûb"  demekdir.  Arabî'de  "Rabbânî"  mukâbilidir.  Meşâyih  ve  ulemâ
                  evlâdına unvân-ı mahsûs olarak müsta'meldir. Mu'ahharan vüzerâ ve ümerâ evlâdına dahi denmişdir. Ba'dehû
                  tahfîf olunarak "Çelebi" denir. Bugün düvel-i Nasârâ elçilerine "Çelebi" denmesi ıstılâhât-ı garîbedendir.
               392   Ümerâ-yı Mısriyye'den Amasyalı Şerefeddîn Hüseyin ve birâderi İzzeddîn Hasan ve bunun oğlu Cemâleddîn
                  Yûsuf Beyler emîr-i mûmâ-ileyh Haydar Bey'in evlâdıdır.
               393   Seng-i mezârında "Toruntay" şeklinde muharrer olan bu zâta "Torumtay" dahi denmekdedir. "Torun", lugaten
                  "torlak ve tor" ya'nî "delikanlı ve gürbüz" ma'nâsında olup yiğit ve haşarı hayvâna "torum" ve insâna "torun"
                  denir. Bu cihetle "Torumtay" daha fasîh ve "Toruntay" dahi ma'nen sahîhdir.
                                                           652
                                                           353
   349   350   351   352   353   354   355   356   357   358   359