Page 357 - 1-4_2
P. 357
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi Cilt: 2
Bundan akdem Amasya'ya gelmiş olan eyâlet-i Rûmiyye nâzırı Alıcak Noyin
Merzifon'a gidip orada el-yevm "Alıcak Nâhiyesi" demekle meşhûr olan çiftliğinde ikâmet ve
buradan bütün eyâlet-i Rûm'a nezâret etmişdir. Fakat kethüdâsı Zogay pek cebbâr olduğu
cihetle bunun mezâlimi elsine-i âmmede mesel-i sâ'ir hükmünde idi. Merzifon'da el-yevm
"Zogu Nâhiyesi" bunun nâmıyla meşhûr olup "Zogay Alanı" nâmıyla burada bir çiftlik edinmiş
idi.
657 senesi evâhirinde bütün Asya'nın sülüsânına hükmü cârî olan Moğol hükümdârı
Mengü Ka'ân vefât etmekle Moğol arasına tefrika düşüp altı hükûmete münkasim olmuş idi.
Bunlardan İlhâniyye hükûmetini teşkîl eden Hülâgu Hân bin Tuli Hân bin Cengiz Hân Tebrîz
şehrini merkez-i hükûmet ittihâz ederek Îrân, Irâk, Anadolu [397] kıt'alarını işgâl eylediğinden
bu târîhden i'tibâren Amasya vilâyeti Hülâgu Hân'ın nüfûzu altına girmişdir.
İzzeddîn Keykâvus cihet-i garbiyyede ve birâderi Rükneddîn Kılıç Arslan cihet-i
şarkiyyede hükûmet ederken yek-diğeriyle harb ederek Kılıç Arslan Hân tarafı galebe etmiş
idi. Üçüncü bir muhârebenin zuhûru esnâsında Hülâgu Hân'ın cülûsu vâki' olmakla Keykâvus
bin Keyhusrev Tebrîz'e gidip Hülâgu Hân'a arz-ı mutâva'at ve bunu işiden Kılıç Arslan bin
Keyhusrev dahi mevki'inden korkup derhâl Tebrîz'e giderek Hülâgu Hân'a arz-ı mütâba'at etmiş
idi.
658 evâ'ilinde İl Hân demekle meşhûr olan Hülâgu Hân memleket-i Selçûkiyye'yi iki
kısma taksîm ederek iki birâderin nizâ'ını def' için Kızılırmak'ın cihet-i garbiyyesini Konya'da
ikâmet etmek üzere Rükneddîn Keykâvus Hân'a ve cihet-i şarkiyyesini de Simre'de ikâmet
etmek üzere Rükneddîn Kılıç Arslan Hân'a i'tâ ve tevkî'î Şemseddîn Mahmûd bin Baba'yı
Keykâvus Hân'a ve Mu'îneddîn Süleyman Pervâne Bey'i de Kılıç Arslan Hân'a vezîr nasb
etmişdir.
Sultân Rükneddîn Kılıç Arslan Hân
Gıyâseddîn Keyhusrev bin Keykubâd'ın ikinci şehzâdesi olup 658 senesi
rebî'ulevvelinde Simre hükümdârı oldukda Amasya vâlîsi Seyfeddîn Torumtay nâib-i saltanat
ve Alâ'eddîn Alî el-Erzenî kâdı'l-kudât ve Sadreddîn [398] Muhammed bin Hızır et-Tiflîsî de
müderris-i Medrese-i Halîfe olmuşdur.
İşte bu târîhden i'tibâren Amasya'da şimdiki Dârü's-Selâm Mahallesi denilen mevki'de
Sultân Kılıç Arslan Hân'a ve aşağısında Mu'îneddîn Süleyman Pervâne Bey'e birer sarây-ı âlî
inşâ edilerek burada ikâmet etdikleri cihetle buralara elsine-i âmmede "Dârü's-Selâm" tesmiye
edilmişdir. Sultân Kılıç Arslan'ın Amasya'da ve Gümüş Pazarı nâmıyla meşhûr olan şimdiki
Gümüş kasabasında birer darb-hânesi olup Gümüş Pazarı'nda darb edilen sikkeleri
bulunmuşdur. Gümüş'de Darbhâne Mahallesi bu zamândan kalmışdır.
Hülâgû Hân 395 dedesi Cengiz Hân gibi hiç bir dîn ile mütedeyyin olmayıp her dînin
ulemâsına muhib olmakla beraber Câmiu'd-Düvel'de mezkûr olduğu üzere zevcesi Hristiyân
olduğu münâsebetle Hristiyânlığa meyli pek şedîd idi. Hristiyânlar'ın ve bi'l-hâssa Ermenî
ruhbânların zevcesi vâsıtasıyla Hülâgu Hân'a pek ziyâde hulûl etmeleri, âlem-i İslâm için bir
dâhiye-i uzmâ olmuşdur.
Hristiyânlar, Anadolu'da Tatar beylerini her fedâkârlığı irtikâb ederek celb ediyorlar,
birtakım tezvîrât ile onları ehl-i İslâm aleyhinde kullanıyorlar, ehl-i İslâmın beynlerinde hâsıl
olacak ufak bir ittihâdı kırmak için her türlü mel'aneti tasnî' ederek Tatarlar'ı igzâb ve ehl-i
İslâmı bunların ta'zîbâtı altında iz'âc ediyorlar, bu sûretle [399] Tatarlar'a Hrıstiyânlığı kabûl
etdirmeğe çalışıyorlardı.
Binâ'en-aleyh memleket-i Selçûkiyye'de iki birâderin hükûmeti bir müddet
müsâlemet-perverâne devâm eylediği hâlde Câmiu'd-Düvel'de mezkûr olduğu üzere Sultân
Rükneddîn Kılıç Arslan'ın dâ'ire-i hükûmeti dâhilinde ya'nî Simre civârında ikâmet eden
395 "Hûlâgu ve Hülâgu", "kulahu" ya'nî "kula at" demekdir.
655
356