Page 607 - 1-4_2
P. 607

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 4


               Bey’e Karahisâr-ı Şarkî, azılı etbâından Çorumlu Ceritoğlu Mehmed Ağa’ya Çorum sancakları
               bâ-rütbe-i mîrimîrânı tevcîh edildi.

                     Hüseyin Paşa
                     Amasyalıdır. Bayburdluoğlu Yeğen Osmân Paşa’nın oğlu ve Boyacızâde Veli Paşa’nın
               hemşirezâdesidir.  1099  senesi  recebinin  dördüncü  günü  beylerbeyi  pâyesiyle  Amasya
               mutasarrıfı oldu.
                     Fakat ne sinn ü sâlî, ne vukuf u iktidârı bir livâyı idâre edecek derecede olmadığından
               dayızâdesi olan Velî Paşazâde Mahmûd Bey Amasya mütesellimi oldu.
                     Bu esnada Amasya Alaybeyi Kara Hasanzâde Mustafa Bey, sipâhi kethüdâyeri Kuloğlu
               Halil Ağa, yeniçeri serdârı Seksen Yedinin İsmâil Ağa idi. Yine bu esnada Amasyalı Çuçu
               Mustafa  Ağa  yoluyla  kul  kethüdâsı  olmuş,  sâbık  kul  kethüdâsı  Sevincerli  Ömer  Paşazâde
               Ebubekir Ağa, Amasya’ya gelmişdi.
                     Lâkin Yeğen Osmân Paşa’nın etbâı vardığı yerlerde âdeta yağmagîrliğe kalkışıp halkı
               soymaya  başladılar.  Bunları  gören  erbâb-ı  şekâvet,  kendisine  güvenen  ashâb-ı  şirret,  her
               taraftan başkaldırıp Yeğenli oldular. 675  [192]
                     Mutasarrıf Hüseyin Paşa, genç olmakla beraber pederinden ziyâde müstebit ve serkeşdi.
               Amasya’ya gelmesiyle beraber Kal’a-i Bâlâ’da mahpus olan azgın seyyidlerden Koca Emîr,
               Saçlı  Emîr,  Mumcu  Deli  Seyyid  ağaları  kendi  iradesiyle  salıvermiş,  seyyidleri  kendisine
               ısındırmışdı.
                     Hüseyin Paşa’nın nüfûz ve istibdâdından yüz bulan seyyidler, müteseyyidler, kendilerini
               tâhir, mutahhar-ı  âl-i Resûl sayan emîrler, mukaddemen kendilerini hapis ve te’dîb etdiren
               a‘yân  ve  halk  aleyhine  kıyâm  ederek  ahz-ı  intikâm  sevdasına  düşdüler.  Bunlara  ulemâdan
               Zanalı es-Seyyid Ahmed Efendi, Ortaköylü es-Seyyid Abdülvehhâb Efendi, Ilgazlı es-Seyyid
               Yûsuf Efendi de uymuşlardı.
                     Bir taraftan türedîlerin mezâlim ve tecâvüzâtı, diğer taraftan seyyidlerin harekâtı, ulemâ
               ve a‘yâna dehşet veriyor, halk ise köylerde, yollarda, bağ ve bahçelerde kan ağlıyor; merkez-i
               hükûmetle beraber her taraf, her yer, zorbaların tahakküm ve istibdâdı altında eziliyordu.
                     Silahdâr Mehmed Ağa Târihi’nde diyor ki: “Bu esnada sekbân ve saruca eşkıyâsı kul
               üzerine gâlip gelmekle beşer yüz ve biner ve ikişer bin olup bölük bölük gezip yolları belleri
               zabt edib bulduklarının ayaklarına nal kakıp başlarına kızmış tas geçirip âyende ve revendenin
               kat‘â murûr u ubûra mecâli olmayıp…”
                     Yine bu esnada Bolu Mutasarrıflığında yaptığı mezâlim ve tecâvüzâtından dolayı azl
               edilen Mumcuzâde Seyyid Ahmed Paşa da Amasya’ya geldiğinden seyyidlerin nüfûz ve şirreti
               son haddîni bulmuşdu. Deli Emîr Paşazâde [193] es-Seyyid Mustafa Bey bunlara nisbetle Hacı
               Nebi sayılırdı.
                     Sâdâtın a‘yânı evkâf tevliyetlerine musallat olup her biri Sultân Bâyezîd, Yörgüç Paşa,
               Mehmed  Paşa,  Abdullah  Paşa,  Hüseyin  Ağa,  Hoca  Sultân,  Fağfûr  Paşa  tevliyetlerini  elde
               etmişler,  bâ-fermân-ı  âlî  mütevellîleri  de  haklarını  müdafaaya  koyulup  acıklı  münâzaalara
               sebebiyet vermişlerdi.
                     Recebin yirmi yedinci Miraç Gecesi’nde gerek kazâen ve gerekse kasten Eski Kethüdâ
               Mahallesinde korkunç bir yangın çıktı. Rüzgârın şiddetiyle her tarafa dehşet verdi. Bu gecenin
               seherinde İçerişehir’de Hâtuniye Mahallesinden de bir yangın daha parladı. Amasya Şehri’nin
               üçte ikisini yakıp mahvetdi.
                     Yangınların Eski Kethüdâ ve Hâtuniye mahallelerinden zuhûru halk arasında seyyidlerin
               eser-i intikâmı telâkki edildiğinden dedikodulara fevkalâde revaç verdi. Çünkü Amasya’nın bu
               iki mahallesi, o zamanlarda a‘yân mahalleleri sayılırdı.


               675  Yeğenli, zurefâ arasında kimseyi tanımayıp alabildiğine zulüm ve şekâvet yapanlara unvan olmuştu. Bunlara
               (Tigenli) de denmiştir.
                                                           904
                                                           606
   602   603   604   605   606   607   608   609   610   611   612