Page 610 - 1-4_2
P. 610

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


                     Bu kıymetli ve nefis hediyelere mevâdd-i ibtidâiyeyi yetişdiren Amasya bağları, Amasya
               böcekhâneleri,  Amasya  davarları  pek  mükemmeldi.  Bu  devrede  Amasya’nın  ma‘mûriyeti
               cennet  gibi  bağlarının  letâfeti,  muazzam  sarayları,  dilnişîn  köşkleri,  paşalarının,  beylerinin
               ağalarının şâhâne konakları 1058’de Amasya’yı ziyaret eden seyyâh-ı meşhûr Evliyâ Mehmed
               Çelebi’nin bile nazar-ı hayret ve takdîrini celbederek bunları Seyahatnâme’sinin ikinci cildinde
               kemâl-i  ehemmiyetle  pek  harâretli  bir  surette  kaydetmiş,  Amasya’nın  servet  ve  ihtişamını
               göstermişdi.
                     Amasya’yı  bu  kadar  yükselten,  tabiidir  ki  Amasya’nın  kendisi  değildir.  Belki
               Amasya’nın yetişdirdiği ulemâsı, ricâli, a‘yânı, halkıdır. Bu devre-i târihiyede Amasyalılar da
               ahlâk, mesâî, rûh-i milliyet, adl ü hakkaniyet düşüncesi, pek yüksekti. Hüftâdî Aynalı Mağara,
               Cündî  Ali  Bey  vak’aları,  şu  hisâl-i  memdûhanın  Amasya’da  ne  kadar  yüksek  ve  şâyân-ı
               ehemmiyet olduğunu ispata birer misaldir.
                      Bu  devre-i  târihiyede  Amasya’nın  yetişdirdiği  vüzerâ,  ümerâ,  sudur,  mevâlî,  ricâl-i
               devlet, Anadolu diyarına nisbetle gıbta edilecek kadar çoktu. Bunların menâkıbı, ne suretle
               tefeyyüz etdikleri, târihimizin terâcim kısmı olan ikinci babında görülür.
                     Bu devrenin mebâdisinde Amasyalı Gonca Beyzâde Vezîr Hızır Paşa [200] nın ve dârü’s-
               saâde ağası Habeşî Hacı Mustafa Ağa’nın himmetleriyle ve kendi fâzıleti ve hüsn-i beyânı
               sâyesinde  muallim-i  sultânî  olan  Amasyalı  Ömer  Efendi,  bunun  yetişdirdiği  Sadr-ı  a’zam
               Hüsrev Paşa, Lâdikli Kurd Ağazâde Bayram Paşa, Yeniçeri Ağası Amasyalı Köse Mehmed
               Ağa, Hacı Efendizâde İbrâhim Paşa, Reîsülküttâb Amasyalı Sıdkı Mustafa Paşa, Defterdâr
               Nefiszâde Hattât İbrâhim Paşa, Sadr-ı a’zam Lâdikli Tayyar Mehmed Paşa, Amasya ricâlini
               himaye ve i‘lâ eden zevât idiler.
                     Amasyalılar’ın besleyip büyüttüğü mimârbaşı Yanyalı Kasım Ağa’nın, sadâret kethüdâsı
               Amasyalı Salih Ağa’nın bunların  himmetleriyle  sadârete kadar yükselen Köprülü  Mehmed
               Paşa’nın,  Merzifonî  Kara  Mustafa  ve  Bayburdluoğlu  Kara  İbrâhim  paşaların  uluvv-i
               himmetleri şâyân-ı şükrândır.
                     Amasya  a‘yânı,  ulemâ  ve  halka  karşı  pek  inâyetkâr  birer  hâmî,  gayet  misafirperver,
               hâneleri açık birer hânedan idiler. Hariçten Amasya mutasarrıfı ve beyi olup gelen ricâle karşı
               halkı pek ziyâde himâye ederlerdi. Bunun için mütesellimler, ekseriyetle Amasya a‘yânından
               olurlardı.

                                            DÖRDÜNCÜ DEVRE-İ TÂRİHİYYE

                     Osmanlı  İmparatorluğunda  Amasya  Târihi’nin  dördüncü  devresi  1099  senesi
               gurre-i şa’bânında başlar, 1219 senesi rebiülevveline kadar yüz yirmi yıl devam eder. Bu
               devre-i  târihiyyeyi  açan,  Amasya’nın  eski  hânedânından  Kadızâde  Hüseyin  Paşa’dır.
               [201]
                     Amasyalılarca ve Müderris Abdî Efendizâde es-Seyyid eş-Şeyh Ali Efendi’nin pederi
               tezkiresine zeylen yazdığı Sergüzeşt-i Amasya adlı mecmuasında meşhûr olan harîk ve kıtâl
               hâdise-i fecîası esnasında Sivas Vâlisi Ankaralı Gedik Mehmed Paşa ve Amasya Mutasarrıfı
               Yeğen Osmân Paşazâde Hüseyin Paşa idi.
                     Bu acıklı hâdisede çok canlar telef olmuş, çok kıymetli binalar, konaklar, hanlar yanıp
               emvâl  ü  eşyâ-yı  azîme  yağma  edilmişdi.  Bu  hâdisenin  müsebbibleri  de  sâdât  kumandanı
               Mumcuzâde Seyyid Ahmed Paşa ile kardeşi Deli Seyyid, Koca Emîr, Saçlı Emîr sayılırdı.
                     Mutasarrıf Hüseyin Paşa’nın etbâı Yeğenliler de emîrlere, seyyidlere uyup her tarafı talân
               ve kıtâle iştirak etmişlerdi. Bundan dolayı Amasya a‘yânı gerek Yeğenli olan türedilere ve
               gerek  Seyyid  Paşalılara  hasm-ı  cân  olmuşlar,  bunlardan  her  tarafa  şikâyetler  yağdırmışlar,
               istimdâd istemişlerdi.
                     1099 senesi şa’bânının ikinci günü Amasya Müftüsü Dursunzâde Pîrî Mehmed Efendi bu
               fitne-i  hâileden  müteessiren  vefât  eylediğinden  nakîbü’l-eşrâf  kâ’im-makâmı  olan  müftü-i

                                                           907
                                                           609
   605   606   607   608   609   610   611   612   613   614   615