Page 609 - 1-4_2
P. 609
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi Cilt: 4
Türkiye târihinde hâdisâtı güzel tâkip edenler bilirler ki 929 senesinde Frenk İbrâhim
Paşa’nın sadâretinden itibaren 1020 târihine kadar Türkler vezâret-i uzmâdan, hatta vezâretten,
Rumeli ve Anadolu beylerbeyilerinden, başkumandanlıktan mahrum edilerek bütün şu’abât-ı
idâreyi gayr-ı Türkler inhisâr altına almışlardı.
Türkler, bu inhisara karşı 1007 senesi zilhiccesinde ihtilâl ve isyan bayrağını kaldırdılar.
Kanlarıyla bu inhisarı yıkıp vezârete, sadârete, başkumandanlığa Türkleri getirdiler. Bundan
sonra gayr-ı Türklerle müsâvâta erdiler.
Şâyân-ı dikkatdir ki, Köprülü Mehmed Paşa’nın sadâretinden itibaren mesned-i sadâret
ekseriyetle Anadolu Türkleri’ne nasip oldu. Gayr-ı Türkler’in zamanlarındaki rezâletler
görülmedi. Çünkü Köprülü Paşa, Enderun Mektebi’nden gayr-ı [197] Türkleri birer suretle atıp
yerlerine Anadolu Türklerini yerleşdirmişdi.
Bu devrede Amasya’nın eski şerefi, Amasya’dan çıkan ve yetişen erlerle tazelendi.
Amasya’nın irfan ocaklarından erişen fâzıllar, kâmiller, âlimler, ikinci devreye tefevvuk edecek
parlak meziyetler gösterdi. Bunlar sâyesinde Amasya’nın ictimâî, ilmî, sınâî, iktisâdi hayatları
büyük bir inkişafa mazhar oldu.
Bu devrede Amasya’nın yetişdirdiği kalem ve halk şâirleri de pek şâyân-ı dikkatdi.
Kalem şuarâsından Kelâmî, Türâbî, Abdî, Remzî, Câmî, Zühdî, Şevkî, Hıfzî, Dâniş gibi fuzalâ
ve halk şâirlerinden Cihâdî, Hüznî, Seyfî, Izzî gibi zevât Amasya’nın edebiyatına revnak veren
erlerdi.
Amasya’nın halk şâirleri pek âşık, yaptıkları mânilerle ezgiler pek yanıktı. Bu yanık
mâniler, zamanımıza kadar nakl u muhafaza edilmişlerdi. Bunları zamanımızda en çok bilen,
güzel bağlama şâiri olan Abdal Ağasızâde İsmâil Hakkı Efendi idi.
Bu devrede Amasya’nın sanayi-i bedîasından olan hat ve hattâtlık, öteden beri
Amasya’nın yüzünü güldürecek, medâr-ı şerefi olacak bir derece-i mükemmelliyette idi. Hutût-
ı mütenevvianın her şubesinde erbâb-ı ihtisas vardı.
Bunlardan Kâmil Mustafa, Kâtipzâde İsmâil, Ramazân Dedezâde Hüseyin, La‘lî Ali,
Abdülcelîl, Derviş Ali, Hatîb Fazlullah, Müderris Ahmed Efendiler, Nefîszâde İbrâhim,
Kadızâde Sıdkî Mustafa [198] paşalar pek meşhûr idiler.
Kâmil, La‘lî, Nefiszâde İsmâil efendiler, İstanbul’un ve diğerleri Amasya’nın âb-ı rûyi
sayılırlardı. Hele hattât İbrâhim ve Sıdkî Mustafa paşalar, hem hattât, hem şâir hem de âlim
vezîrlerdi. Nefiszâde Hattât İbrâhim Paşa’nın mütekâid olduğu halde 1060 senesi saferinin on
sekizinde vefât eylediği evkâf mahzeninde mahfuz “defter-i zevâid hûrân-ı selâtîn-i kirâm”
kaydıyla müsbeddir.
Müderris Ahmed Efendi’nin hürde kırması, Derviş Ali Efendi’nin ta‘lîkı, Kâtip Ahmed
Efendi’nin sülüsü, Fazlullah Efendi’nin dîvânî ve reyhânîsi, hele Ramazânzâde Hüseyin
Efendi’nin sülüs kırması enfestir. Bunların âsâr-ı nefîsesi Amasya ve İstanbul kütübhânelerinde
vardır.
Yine bu devrede Amasya iktisâdiyâtı ve sanâyii pek parlaktır. Tabakhâneleri, kumaş
tezgâhları, demirhâneleri, dökümhâneleri, simkeşhâneleri ve kuyumcuları vardı. Amasya ve
mülhakâtının her hânesinde mutlaka culfalık bulunur, hâne halkının bütün giyecekleri bu
tezgâhlarda dokunurdu. Amasya’nın ipliği, kumaşları, keten bezleri, sahtiyanları pek latîf,
metîn, nârin olurdu.
Amasya’nın kumaşı, sahtiyanı ve sirâc işleri, Amasya’nın elması kadar nefis ve meşhûr
olduğundan her tarafta pek makbul idi. Bunlar, her büyük ve yüksek yerlere hediyelik takdîm
edilirdi.
Dördüncü Sultân Murâd Hân, 1045’te Amasya’ya geldikte kendisine hediye olarak top
top güzel Amasya kumaşları, Amasya [199] sahtiyanları takdîm edilmiş, fevkalâde istihsan
buyurulmuşdu. Amasyalılar’ın o zamanki servet ü sâmânları, Amasya iktisâdiyâtının yüksek
derecesini gösterecek bir halde idi.
906
608