Page 85 - 1-4_2
P. 85

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 1


               tanzîm  ve  takdîm  etmişlerdir.  Bunların  bir  kısmı  "Müntahabât-ı  Eş'âr"  mecmû'alarında
               mündericdir. [33]
                      967'de Amasya vâlîsi iken "Kara Mustafa Paşa"nın mekrine uğrayıp âzim-i dâr-ı na'îm
               olan şehzâde "Sultân Bâyezîd"in gaybûbet-i ebediyyesi üzerine "Saydgâh-ı Şehzâdegân" olan
               buranın mecmû'u ümerâ ve erkân ve a'yâna fürûht edildiği esnâda Çakal 129 zâde "Gül Sinan ve
               Lâle Ali Çelebiler"e büyük bir kısmı isâbet ve ba'dehû "Lâle Ali Çelebi" hissesi mahdûmu
               "Lâlezâde Mehmed Çelebi"ye ve ba'dehû bu hisse de "Sinan Çelebi"ye intikâl etmiş idi.
                      Mu'ahharan müşârün-ileyh "Çakalzâde Sinan Paşa" Sivas vâlîliğinden ma'zûlen 1005
               sâlinde irtihâl etmekle burası mahdûmları "Mahmûd, Yûsuf, Mehmed" paşalara ve kızlarına
               intikâl etmiş, "Mahmûd Paşa" bilâ-veled vefâtıyla hissesi fürûht edildiği gibi "Mehmed Paşa"
               dahi  vefâtıyla  mahdûmu  "Ahmed  Bey"  ve  Yûsuf  Paşazâde  "Ahmed  Paşa,  Mehmed  Bey"
               hisselerine sâhib oldukları hâlde "Ahmed Paşa" 1076'da vefâtıyla kızları "Münevvere, Fâtıma"
               hanımlara ve "Mehmed Beyzâde Ahmed Bey" dahi 1091'de bilâ-veled vefâtıyla evlâd-ı inâsa
               ve  sâ'irlere  intikâl  eylemiş  olduğu  Amasya  târîhine  hizmetkâr-ı  fahrî  olan  muharrir-i  âciz
               tarafından tahkîk ve mahkeme-i şer'iyye sicillâtından istihrâc edilmişdir. [34]
                      Mukaddemlerinde buralara tağlîben "Çakaloğulları Bâğları" deniyor idi. Ba'dehû tahfîf
               olunarak "Çakallar Bâğları" denmişdir. "Çakallar", Türkçemizde "Çakaloğulları" ta'bîrinden
               muhtasar olduğu emsâl-i adîdesiyle isbât olunur. Topaloğulları'na "Topallar", Ortakoğullarına
               "Ortaklar", Saloğullarına "Sallar" dendiği meşhûrdur.

                             Garbında bunun kûh-ı celî şöhre-i Ferhâd
                             Gûyâ eser-i aşk ile vermiş ana bünyâd
                             Rûmîler onun dâmenine Veng demiş ad
                             Lâkin budur u'cûbe-i ahbâr-ı Amasya

                      Karakaya’nın garb-ı cenûbîsine tesâdüf eden yüksek ve yalçın kayaya "Ferhâd Kayası"
               ve bu kayanın şarka doğru uzanan silsilesine de "Ferhâd Dağı" denir. Bu dağ, "Pont" silsile-i
               cibâlinin  garben  mebde'i  add  olunup,  "Erzurum"a  gider.  Ve  buradan  "Îrân"a  girip  "Gîlân"
               civârında  "Kûh-ı  Bîsütûn"a  ittisâl  eder  ve  burada  nihâyet  bulur.  Pont  dağlarının  mebde'i
               "Ferhâd", müntehâsı "Kûh-ı Bîsütûn" olduğu münâsebetle bu dağlara umûmen "Kûh-ı Bîsütûn"
               dendiği ba’zı coğrafya-yı Arabî kitâblarında görülmüşdür.
                      "Ferhâd Kayası", Amasya'nın cenûb-ı garbî boğazı üzerinde [35] olduğundan kayanın
               tesâdüf etdiği yerlere "Ferhâd Arası" denir. Kayanın sath-ı zemînden takrîben üç yüz metre
               kadar irtifâ'ı vardır. Cebhe-i garbiyyesi yalçın olup, üstü düz, şimâli eteği bâğ ve bostân olduğu
               hâlde cenûb-ı garbî eteği siyâh taşdan ibâretdir. Düz yerlerinin şark tarafları latîf yaylalara,
               sulak  ve  hevâdâr  köylere  gider.  Tamâmiyle  garba  nâzır  olan  kayanın  eteğinde  zemînden
               takrîben üç metre kadar yüksek yerinde kavs şeklinde bir oyuk müşâhede olunmakdadır.
                      Bu oyuk takrîben altı kadem arzında ve iki buçuk metre kadar umkunda olup, gûyâ
               dünki gün oyulmuş gibi mücedded bir hâlde bulunduğu erbâb-ı temâşâyı hayrân etmekdedir.
               Kayanın  isminden  ve  şu  oyukdan  ve  mecrânın  "Âhûr  Önü"ne  kadar  imtidâdından  istidlâl
               olunarak ba'zı hurâfât ihdâs edilmiş ve elsine-i avâmı şu rivâyet-i acîbe işgâl etmişdir:
                      Gûyâ ma'hûd "Şîrîn"e âşık olan "Ferhâd", ma'şûkasına vuslat uğuruna otuz dokuz günde
               (!)  o  büyük  ve  uzun  su  yolunu  yaparken  önüne  tesâdüf  eden  bu  kayayı  aşk  ile  delmiş  (!)
               olduğundan "Ferhâd Kayası" denmişdir (!)". Bu masala kuvvet vermek için "Ferhâd Kayası"nın
               üstünde el-yevm meşhûr olan beş metre uzunluğunda ve iki buçuk metre kadar genişliğindeki
               mezâr,  "Âşık  Ferhâd"a  nisbet  edilmiş  ve  eski  zamân  adamlarının  boyu  uzun  olduğu
               gösterilmişdir. [36]


               129   "Çakal  Kadı"  demekle  meşhûr  olan  "Bedreddîn  Mahmûd  Çelebi"  evlâdına  "Çakalzâdeler"  denir.  Bunlar
               "İçerişehir"de "Hâcı Mahmûd Çelebi Zâviyesi" evkâfına mütevellî idiler.
                                                           72
                                                           84
   80   81   82   83   84   85   86   87   88   89   90