Page 95 - 1-4_2
P. 95
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi Cilt: 1
"Acâ'ibü'l-Makdûr fî Nevâ'ib-i Timûr"da Şihâbeddîn Ahmed bin Arabşâh-ı Rûmî diyor
ki: "Sultân Bâyezîd Hân-ı Evvel" şehzâdegânından "Sultân Mehmed ve Mûsâ" çelebiler
"Harşene" nâmıyla mevsûm olan Amasya kalesinde idiler ki o kale gâyet-i irtifâ' ile meşhûr ve
metânetle mezkûrdur."
"Tercüme-i Kâmûs"da Âsım Efendi diyor ki, Harşene, şın-ı mu'ceme ile hardele
vezninde Rûm diyârında bir beldedir. Tırâzu'l-Müzehheb nâm kitâb-ı ta'rîbde hâlâ Anadolu'da
belde-i Amasya olmak üzere mersûmdur. Bânîsi olan "Harşene bin Rûm bin Sâm bin Nûh
(aleyhi's-selâm)" ile müsemmâdır. Ve ona selefde "Seyfü'd-Devle-i Hamdânî" gazâ etmekle,
"Mütenebbî" bir kasîde ile vasf eylemişdir. Bu beyit ondandır:
ةنشرخ ضابرأ ىلع ماقأ ىتح
عيبلاو نابلصلاو مورلا اهب ىقشت
"El-Aylemü'z-Zâhir"de "Mustafa Cenâbî Efendi" ve "Câmiü'd-Düvel"de Dervîş Ahmed
Efendi ve "Tehyîcü'l-Gusûn" dîbâcesinde el-Hâc Hızır Efendi, "Harşene", Amasya ve kalesinin
nâm-ı kadîmi" olduğunu [64] tasrîh ediyorlar. "Târîh-i Âl-i Dânişmend"de "Harşene" yerinde
"Harcene" mezkûr olup Amasya'nın nâm-ı kadîmi olduğu mestûrdur.
Şu delâ'il-i târîhiyyeden hâsıl olan netîceye göre "Harşene", Amasya Kalesi’ni binâ
eden zâtın ismi olup kaleye alem-i mahsûs olmuşdur. Bu kalenin bender-i ticâreti, medâr-ı
sa'âdeti olan şehre dahi "Amasya" denip bu şehrin merkezi, muhâfızı da "Harşene" olduğundan
yek-diğeriyle tesmiye edilmişdir. Bu şehir ve kale yek-diğerinin mütemmimi, lâzım-ı gayr-i
müfârıkıdır. "Târîhü'l-Ümem, Ikdü'l-Cümân" kitâblarında "Amasya" ve "Harşene" nâmları
mestûr olup kaleye "Harşene", şehre dahi "Amasya" dendiği vukû'âtın ta'kîbinden anlaşılır.
Bu kalenin bânîsi olmak üzere gösterilen "Harşene", ta'bîr-i diğer "Harcene", "Amas"
gibi bilâ-nisbet olmayıp âbâ vü ecdâdı zikr edilmekdedir. Fakat bunların zabtında erbâb-ı târîh
arasında tehâlüf vardır. Bu "Harşene", "Mu'cemü'l-Buldân"da "Rûm bin İlikan bin Sâm bin
Nûh (aleyhi's-selâm)" ve "el-Kâmil"de "Rûm ibni Esved bin Sâm" ve "el-Kâmûs"da "Rûm bin
Sâmoğlu" olmak üzere zabt olunmuşdur. Harşene'nin pederinde ittifâk ve ceddinde ihtilâf
olunmakla beraber bu sülâle erbâb-ı neseb nezdinde ma'lûldür.
Çünkü erbâb-ı târîhin zabtına nazaran evlâd-ı Nûh'un yeryüzünde intişârı Tûfân'dan
takrîben 670 sene sonradır. Akîb-i intişârda "Harşene"nin gelip bu kaleyi binâ etdiği farz edilse
bile [65] yedi asır zarfında batnen üç, yâhud iki vâsıta ile Hazret-i Nûh'a ittisâli mümkün
olamaz. Sâm bin Nûh’un İlikan, Esved, Rûm adlı oğulları olmadığını bütün nessâbelerin zikr
eylediklerine binâ'en "Harşene"nin esâmî-i âbâ ve ecdâdında ta'rîb, tahrîf ve hazf olduğu
şübhesizdir.
Harşene, Rûm, İlikan, Esved isimleri mu'arreb, muharref olmakla beraber hangi kavme
mensûb oldukları pek de ma'lûm değildir. Fakat tedkîk ve tahlîl olunduğu takdîrde "Amas" gibi
Türkler'den oldukları zannı pek ziyâde kuvvet bulur.
Çünkü: Lugat-ı Arabiyye'de cereyân eden usûl-i ta'rîb, kelimât-ı mu'arrebenin esâslarını
tebdîl etmeksizin hurûfunu ve suver-i telaffuzunu tahvîl ederek kelimât-ı Arabiyye eşkâline
vaz' ve lehce-i Arabiyye'ye tatbîk etmekden ibâretdir. Bu esmâ şu usûl üzere tahlîl ve esâsları
tedkîk olunursa Türk isimlerinden ibâret oldukları münfehim olur. Usûl-i ta'rîbde "sağır kâf'lar,
kaf; ve cîm ve sîn'ler şın; ve şın'lar sîn; ve kaf'lar hâ; ve pâ'lar fâ" harflerine tebdîl edildiği
meşhûrdur. "Hocend, Cürcân, Cûcân, Kâşân, Kûmes, Hartenc, Fergana" isimlerinin asılları
olan "Kûgend, Gürgân, Kûçân, Kâsân, Kûmeş, Karteng ve Parkanc" isimleri târîhen
mazbûtdur. Bu asla binâ'en "Harşene"nin aslı dahi "Karasanc ve Karasan" olduğu anlaşılır. [66]
"Texier"nin Harşene yerinde "Karisini" zabt etmesi bu aslı te'yîd eder.
Âsâr-ı atîka ulemâsından "Teodor Reinach", Pon Hükûmeti nâm eserinde müverrihîn-i
kadîmeden "Herodot" ve "Kisenofon" taraflarından yazılan âsârdan nakl ederek diyor ki: "Pon
82
94