Page 98 - 1-4_2
P. 98
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
diyet-i şer'iyyesini i'tâ ederek oraya indirir. Gavvâs-ı mezkûr suya girer. Kayanın dibinde gâ'ib
olur. Hâlâ gider."
"Charles Texier", "Küçük Asya" eserinde diyor ki: "İngiliz müdekkiklerinden seyyâh-ı
meşhûr "Hamilton" Amasya'ya gelip şâyân-ı tedkîk olan yerleri ziyâret ve icrâ-yı tedkîkât
eylediği esnâda bu kuyuyu anlamak için adamlar tutup meş'aleler ile aşağıya inmiş ve kale yolu
olup ba'dehû su menba'ına tesâdüfle kuyu olduğunu anlamışdır." [73]
Fakat şu rivâyetlere bakılırsa elsine-i âmmede deverân eden rivâyet-i kadîmeyi kabûl
etmek îcâb eder. Deniyor ki: "Burası kadîmen kaleye mahsûs su kuyusu olmak üzere inşâ
edilmiş ve "Karaman Dağı" tarafından akan su, buraya icrâ ve mecrâsı dahi şark tarafından
ırmağa kadar indirilmiş olduğu hâlde san'atla gâ'ib edilmişdir. Kuş Köprü’nün üstünde bulunan
"Leğen Kaya" bu mecrânın müntehâsı olduğu söylenmekdedir.
Çünkü: "Vâzıh Efendi"nin rivâyetine nazaran gavvâsın boğuldukdan sonra cesedi
mutlakâ suyun yüzüne çıkması lâzım iken çıkmamış ve şimdiye kadar oraya atılan cesîm
kayalar, taşlar suyun içinde gâ'ib olup gitmişdir. Eğer bunlar cem' edilse kuyuyu ağzına kadar
doldururdu. Bu kadar taşlar nere gitdi? Ne tarafdan çıkdı? Ma'lûm değildir. Fakat su, kadîmen
olduğu gibi duruyor.
Amasya mutasarrıfı "Mehmed Kemâl Bey", bu suyu diğerlerine tercîh ederek isti'mâl
etdiğinden o zamân umûm me'mûrîn ve Amasya eşrâfı bu sudan içmeğe devâm etmişlerdir. Bu
suya "Cilanbolu Suyu" ve kuyuya da "Cilanbolu" denir.
Bu "Cilanbolu" nâmına ve kuyunun bu nâm ile nasıl müsemmâ olduğuna dâ'ir
ma'lûmât-ı sahîha bulunamadı. Fakat "Cilanbolu" isminden istidlâl edildiğine göre
mukaddemen "Cilan" nâm bir [74] kimse kaleyi ta'mîr ederek "Cilanbolis - Cilan Şehri"
tesmiye etmiş ise de iştihâr edemeyip ancak kuyuya alem-i mahsûs olarak kalmış olduğu zann
olunur.
Bu "Cilanbolu"nun cenûben hizâsında Aşağı Sarây’ın üstünde kâ'in derenin yukarısında
sol tarafında derin bir kuyu daha vardır. Bu kuyu, şarkdan garba doğru yekpâre taşdan oyulmuş
olup doksan merdiven ile aşağı inilir. Dibi cenûbdan şimâle doğru sekiz kadem arzında, on beş
kadem derinliğinde su yolu şeklinde oyulmuş bir yol olup Cilanbolu’ya doğru gitmekdedir.
Cenûb tarafı, yekdiğerine muttasıl iki büyük mağara tarafına gitmekde olup her iki tarafı da
taşlar ile dolmuş olduğundan ne olduğu tamâmiyle anlaşılamamışdır. Fakat şimâl tarafında
görülen tereşşuhâta bakılırsa Cilanbolu kuyusundan Aşağı Sarây’a cârî olan su yolu olması
muhtemeldir. Yukarı kuyunun taş basamakları toprak ile dolup gâ'ib olmuş ise de bu kuyunun
basamakları bir sene evvel yapılmış gibi durmakdadır. Bunun vaz'ı, vüs'ati de Cilanbolu’ya
müşâbihdir.
Bir merkez-i mahfûz kralı idi evvel
Pon şâhları kâ'id-i taht oldu müselsel
Romalılara etdi yedi harb-i mükemmel
Bunlar ile ma'lûm olur etvâr-ı Amasya
[75] Kapadokya ve Pont kıt'alarının merkez-i hâkimi olan bu kıt'anın ezmine-i atîkada
gördüğü devr-i ikbâli ve ezmine-i ahîrede uğradığı mesâ'ib-i edbârı, enzâra hayret veren âsâr-ı
kadîmesi kemâl-i belâgatla ihtâr ediyor. Pont krallarının merkez-i hükûmeti olan bu kalede
icrâ-yı saltanat etdikleri meşhûr olup, ekser âsâr-ı bâkiyesi bu hükûmetin bırakdığı me'ser-i
umrândır.
Pont hükümdârlarının menşe'i, Amasya'da hükûmetleri ve Romalılar'la münâsebeti,
Yedinci Mihridad’ın Romalı'lar ile yedi def'a harbi, bunların inkırâzı "Bâb-ı Evvel"de zikr
edilecekdir. Amasya'nın târîh-i umûmîde şöhreti bunların zamân-ı hükûmetinden i'tibâr edildiği
münâsebetle ahvâl-i târîhiyyesi zabt olunmuşdur.
85
97