Page 105 - 6-8
P. 105
Amasya Tarihi Cilt: 6
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Ebû Tâlib Efendi-Hâfız Bahâr
Amasya ulemâsından ve hâssaten müfessir-i meşhûr Amasya müftüsü Hızır Efendi’den
tahsîl-i ilm edib Hızır Paşa Medresesi mu’îdi, Ok Meydânı’nda kâin Atik Ali Paşa ve
Şerefeddîn Hamza Türbesi türbedâr ve cüz-hânı, ba’dehû Hızır Paşa Câmii imâmı olarak iştihâr
etdi. [317]
Câm’i-i mezkûrda Hızır Paşa Medresesi talebesine Mesnevî, Gülistân, Bostân gibi âsâr-
ı sûfiyye ve edebiyye okutur; halka tefsîr ve hadîsden naklederek va’z u nasîhat eder; bahar
mevsiminde Hızır Paşa Mahallesi’ndeki menzil ve bahçesi sünbülistân ve mahfel-i yârân
olurdu. 1099 senesi hudûdunda vefât etdi.
Müderris Abdî Efendi Tezkire-i Şu’arâ-yı Amasya’sında bunu zikredib edebiyât-ı Arabî
ve Fârisiyyede mâhir, latîf, şâir, beşûş, meclis-ârâ, her dem bahâr bir zât idi; şiirinde “Tâlibî”
tahallüs ederdi. “Hâfız Bahâr” demekle iştihâr etmişdi, diyor. Mahdûmu Ali Efendi’ye
“Bahâroğlu” dendi.
Ebû Kâvûk Mehmed Paşa-Elçi el-Hâc
Resmî Ahmed Efendi’nin Sefînetü’r-Ru’esâ’sında mezkûr ve Sicillât-ı Şer’iyye’de
mestûr olduğu üzere Amasyalıdır. Esbak Amasya mütesellimi ve Amasya’nın Fethiyye
Mahallesi’nde çeşmesi olan Sefer Ağazâde Hasan Ağa’nın mahdûmu ve sadr-ı esbak
Bayburdluzâde Kara İbrâhim Paşa’nın hemşîrezâdesidir. Amasya’da “Sefer Ağazâde” demekle
meşhûrdur.
İbrâhim Paşa’nın ağalığında İstanbul’a gidip Bâb-ı âlîde [318] mektûbî-i sadâret
kalemine yerleştirildi. Burada tahsîl-i ma’ârif edib 1095 senesi gurre-i muharreminde dayısı
İbrâhim Paşa’nın sadâretinde mektûbî-i sadr-ı âlî ve 1097 senesi muharreminin yirmi üçünde
Mustafa Efendi’ye yine re’isü’l-küttâb oldu.
1098 senesi şevvâlinde ordunun isyânı üzerine Sadr-ı ‘azam Süleyman Paşa ile
İstanbul’a gelip azledildi. Ba’dehû 1100’de saniyyen re’isü’l-küttâb olup 1101 rebiülâhirinde
rûz-nâme-i evvel oldu. 1103’de Arabacı Ali Paşa’nın sadâretinde azledildi. Müte’âkiben Resmo
sancağı mutasarrıfı olarak Girid’e gönderildi.
Resmî Ahmed Efendi diyor ki: Resmo’da Mısırlı Arab askeri tarafından kendisine Ebû
Kâvûk künyesi verilmiş olduğundan bu künye ile iştihâr etdi. Kavûğu büyük ve muhteşem
olması bu künyeye sebebiyet vermişdi. Bu yüzden vüzerâ arasında “Ebû Kâvuk” künyesi ile
yâd edildi.
Resmo’da dört yıl oturdu. 1107 senesi şevvâlinde isti’fâ ve İstanbul’a azîmetini rica
eylediğinden Sadr-ı a’zam Elmâs Mehmed Paşa’nın lutfuna mazhar olup ricâsı kabûl edildi.
[319] Bunun üzerine İstanbul’a gelip 1108’de muhâsebe-i evvel oldu.
1109 senesi muharreminde Ammizâde Köprülü Hüseyin Paşa sadr-ı a’zam olup
İstanbul’a geldikde defter emîni ve müte’âkiben Rumeli beylerbeyliği pâyesi ile İrân sefîri olup
Tahrân’a gitdi. 1110 senesi rebiülevvelinde İrân’dan avdet edib rebiülâhirin beşinci günü
vezâretle Şâm vâlisi oldu. 1112’de Şâm vâliliği uhdesinde kalmak üzere emîrü’l-hac olup
kâfile-i huccâc kumandanı olarak Hicâz’a gitdi. Avdetinde surre-i urbânı vermediği bahânesi
ile urbân-ı bâdiyye-i Şâm âdetleri olduğu üzere kâfile üzerine hücûm etmişlerdi. Ma’iyyetindeki
kuvvetin gayr-i kâfî olmasına binên eşkiyâ-yı urbân huccâcı gâret ve çoklarını şehîd etdi.
1113 senesi saferinde Şâm’a vusûlünü müte’âkib azl ve habs edilip birkaç ay devâm
eden tahkîkâtda urbânın kesreti ve ma’iyetindeki kuvvetin adem-i kifâyeti anlaşılmakla ıtlâk
edilerek maskat-ı re’si olan Amasya’da kâin çiftliğinde ikâmete me’mûr oldu. Amasya’da
Dârü’s-selâm Mahallesi’ndeki konağında oturdu.
1114 rebiülâhirinde sadâretden isti’fâ eden amca [320] zâdesi Hüseyin Paşa’nın yerine
sadr-ı a’zam olan dayısı Kara İbrâhim Paşa’nın ağalarından Bağdâd vâlisi Daltabân Mustafa
Paşa’ya mühr-i sadâret Amasya’da sâhib-i tercemenin konağında vâsıl olduğundan sadr-ı
müşârün-ileyhin emr ü da’vetiyle beraberce Edirne’ye hareket etdi.
100
104