Page 132 - 6-8
P. 132
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Ahmed Şâh Çelebi, Osmanlı Devletinde tek gelen Türklerden bir allâme-i ya’sûb bir
müctehid-i mensûb olduğu münâsebetle her müverrih kendi fikr ve mezâkına göre Amasyalı,
Edirneli, Tokatlı diyerek müşârün-ileyhi muhtelif memleketlere nisbet etmişlerdir.
Pek çok meşâhîrin mevlid ve nesebi hakkında ihtilâf edildiği gibi bu zâtın da hâssâten
mevlidi hakkında ihtilâf edilmiş olduğu görülür. Müşârün-ileyhe tilmîz ve muâsır olup 968’de
vefât eden “Şakâyık-ı Nu’mâniyye” müellifi Taşköprülüzâde Ahmed İsâmeddîn Efendi
Şâkâyık’ta bu zâtın mevlidî ve maskat-ı re’si hakkında sükût ediyor. Nerede doğduğunu ve
nereli olduğunu yazmıyor.
Fakat Şakâyık mütercimi olup 999’da vefât eden kudâtdan Edirneli Mecdî Mehmed
Efendi müşârün-ileyhin tercemesi başında, “Mahmiye-i Edirne’ye müntesiblerdir.” diyor.
Edirneli olduğunu ve Edirne’de doğduğunu ihsâs ediyor. Mehmed Süreyyâ Bey de “Sicill-i
Osmânî”sinde bunu kabûl edib “Edirne’de tevellüd eyledi” diyor. [412]
Fakat Kemâl Paşazâde’nin Edirneli olduğunu yazan, müşârün-ileyhi göremeyen,
kendisine muâsır olmayan bir Edirnelidir ki müşârün-ileyhin kendisinden yâhud tilmîz ve
muâsırlarından tahkîk ederek tevsîk etmemişdir. Gayret-i vataniyye sevkiyle Edirneli olduğu
iddiâ edilmiş demektir.
Vesâik-i târihiyyeden mücerred ve ârî olan bu iddiâyı Mehmed Mecdi Efendi de takdîr
etmiş olacaktır ki: Müşârün-ileyh için “Edirne’ye müntesiplerdir” diyor da Edirne’de
doğduğunu ve Edirneli olduğunu yazmıyor.
Çünkü müşârün-ileyhin Edirne’de tahsîl ve tedrîs-i ulûm etdiği münâsebetle Edirne’ye
hakîkaten bir nisbeti vardır. Târîhen bu nisbet-i süknâsı sâbitdir. Ancak bu nisbet itibârıyla
“Edirne’ye müntesiplerdir.” denebilir.
Bundan da müşârün-ileyhin aslen Edirneli olması, Edirne’de doğması lâzım gelmez.
Bununla beraber Edirneli Mecdî Efendi’den evvel gelen müverrihlerden hiçbiri müşârün-
ileyhin Edirneli olduğunu yazmıyor. [413]
990 târîhinde vefât eden Kastamonulu Latîfî Efendi de Nûr-ı Osmâniyye
Kütübhanesinde 3725 numarada mukayyed “Tezkire-i Şu’arâ”sında diyor ki:
“Sultânü’l-ulemâ’i’l-müte’ehhırîn ve hâtemü’l-fukahâ’i’l-müctehidîn, şemsü’l-milleti
ve’d-dîn, vâris-i ulûmi’l-enbiyâ’i ve’l-mürselîn ulemâ-i memleket, Rûm’un Sultân-ı ser-
bülendi, a’nî Kemâl Paşazâde Ahmed Çelebi Efendi -rafe’allâhu kadrahû fî zümreti’l-ulemâi
ve ânese rûhahû bi ervâhi’l-fukahâ-. “Kemâl Paşazâde Süleyman Çelebi’nin mahdûmzâdesidir.
(!) Livâ-i Tokat’ta zeâmete mutasarrıf iken (!) dünyaya gelmişler. A’nî mevlid-i mübârekleri
Tokat’da vâki’ olup (!) neşv ü nemâları Edirne’de olmuşdur. Ekser-i nâs bundan ğâfil (!) ve
gafletle câhil (!) dir. İttifâk-ı sikât budur ki vilâyet-i Rûm’a nazîr ve adîl bir câmi-i ulûm ve
23
fünûn ve mütebahhir ve muhît zû fünûn peydâ ve hüveydâ olmadı.” (Varak 37)
23 Latîfî Efendi’den ilham alan Kâtib Çelebi de Şehîd Ali Paşa Kütübhanesi’nde bir nüshası mevcûd olan
“Süllemü’l-vüsûl ilâ tabakâti’l-fühûl” adlı Arapça yazdığı eserinden terceme olunarak şöyle yazıyor: “Allâme
Şemseddîn Ahmed bin Süleymân bin Kemâl Paşa, altmış yedi yaşında olarak (!) İstanbul’da 940 senesi şevvâlinin
ikinci günü vefât eden Devlet-i Osmâniyye Müftüsüdür. 873’de Tokat (!) da doğdu. Babası ümerâdan ve dedesi
vüzerâdan idi. Dedesi Kurşunlu Türbe’de medfûndur.” (Varak 21) 873’te doğduğu doğrudur. Tokat’da doğduğunu
Tezkire sâhibi Latîfî Efendi’den başka iddiâ eden yoktur ki pek yanlıştır. Çünkü 873’te allâmenin babası
Amasya’da Sultân Bâyezid’in maıyyetinde 883 târîhine kadar ümerâdan ve Amasya Muhâfızı olduğu kayden ve
sicillen sâbittir. Bu târîhde Amasya’da olan Süleymân Bey’in oğlu Tokat’da doğmaz ve doğamaz. Ancak
Amasya’da doğar. İstanbul’da Kurşunlu Türbe’de medfun olan Vezîr Kemaleddin İsmâil bin Abdullah ed-
Defterîdir. 878’de defterdâr olduğu Şehzâde Süleyman Paşa’nın vakfiyesini tasdike şâhid olan “Kemal bin
Abdullah ed-Defterî” diye imzasıyla sâbittir. Bu târîhten evvel allâmenin dedesi Kemaleddin Ahmed Paşa bin
İbrahim vefât etmişdi. Amasya’da medfun olduğu sicillen sâbittir. Kemaleddin İsmâil bin Abdullah’ın 891’de
vezir olduğu İshak Paşa’nın İnegöl vakfiyesi ile sâbit ve 899’da vefât edip hayatında yaptırdığı Kurşunlu Türbeye
defnedildiği Esad Efendi Kütübhanesinde münşe’ât mecmualarında gördüğüm ufak vakfiyesi ile sabittir. Binâen
aleyh: Kurşunlu Türbe’de medfun olan vezir Kemaleddin İsmâil Paşa bin Abdullah, allâmenin dedesi değildir.
127
131