Page 396 - 6-8
P. 396
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Merhûmun kerâmet-i mahsûsâsından ki telkînine hâzır oldukları mevtâ-yı müslîmîne
tavr-ı ma’hûd üzere telkîn eylediklerinde muhâtabalarını istimâ’ edenler meyyitin hâl-i
hayâtında olan sadâ ve edâsını ta’yîn ederler imiş. Bu husûs için meşâyîh-ı asr deriçe-i dehân-ı
dahli bâz ü zebân ta’nı dırâz eyledikde meclis-i nazmın kâse-gerdân-ı bezmi ve arsa-i fazlın
çapük süvâr-ı rezmî Mevlânâ Âzmi Efendi bu beyti hûb demişdir. [437]
Cihân halkı şu denlü münkir olmuşdur kerâmete
Nedir bu vaz-ı münker dir eger mevtâyı söyletsen
Hasan Çelebi “Tezkîretü’ş-şu’arâ”sında yazıldığı üzere merhûm evâ’il-i hâllerinde Pirûze
Alî Bâlî derler bir civânın âşık-ı şikeste-i bâlî olmuş, bunun için şi’rinde “Cevherî” tahallüs
etmişdi. Civân-ı mezbûr hatt-ı izârı zâhir olduğu esnâda vefât etmiş olduğundan firâkına
tehammül edemez bir hale gelmişti.
Bir gece rü’yâsında mahbûb-ı dil-firîbini görür. Senden ayrılalı aklım perîşândır. Ya
cânımı al, yahud bana bir nişân ver diye istirhâm eder. Civân-ı mezkûr ayağı tozundan bir
mikdâr bir kâğıda koyup verir. Bu sende yadigârım olsun der. Kendisi de bunu kemâl-i minnetle
alıp sarığının arasında saklar. Uykudan uyanınca o tozu kağıt içinde sarığının arasında bulur.
Bu toz sarığında mahfûz oldukca hâlî kesb-i safvet etmiş, yârânına bu mâcerâyı
naklederken sarığının arasından bu tozu çıkarıp göstermişdir. Bu vakı’adan [438] sonra sevdâ-
yı mâsivâ hâtırlarından meslûb ve cezbe-i âşk-ı mahbûb-ı hakîkî kallâb-ı kalb-i muhabbet-i
üslûb olup refîk-i tevfîk ile pey ender-pey şahrâh sülûk-i tayyetmişler idi.
Sûfiyye tarîkine girdikten sonra İlhâmî mahlasını kabûl ederek eş’âr ve ilâhiyyâtı vardır.
Bu matla’ cevhergân-ı irfân ve ab-ı gevher feyz-resânlarıdır: Kuddise sirruhû 187
İlm-i ahfâ ögretir âşıklarına ol dehân
Ânın içündür seven olur sini gözden nihân
Bâlî Hızır Çelebi-Hacı Hamza Beyzâde
Amasya a’yânından Hacı Hamza vakfı mütevellîsi el-Hâc Mehmed Çelebi bin el-Hâc
Kâsım Çelebi bin el-Hâc Hamza Bey’in mahdûmudur. İbtidâ Amasya vâlisi Şehzâde Sultân
Mustafa ümenâsından olup 960 senesi şevvâlinde onun şehâdetinde menkûb oldu. Ba’dehû
Amasya’ya vâlî gelen Şehzâde Sultân Bâyezîd’e tekarrüb etdi.
966’da şehzâde-i müşârün-ileyhe mu’âvenet-i mâliyyesi duyulduğundan altı ay kadar
mahbûs olup ahvâli tahkîk ve ıztırâr ve berâ’et-i zimmeti zâhir olduğundan afv ü ıtlâk edilerek
971 [439] hudûdunda vefât etdi. Mahdûmu Pîr Mehmed Çelebi a’yândan bir zât idi.
Bâlî Hızır Bey-Hacı Hamza Beyzâde
Tercemesi yukarıda yazılan Nişâncı el-Hâc Ahmed Paşa bin el-Hâc Hamza Bey bin
Ahmed Bey’in mahdûmudur. Amasya vâlisi Şehzâde Sultân Ahmed’in ümerâsından olup
918’de menkûb oldu. Fakat 920’de Sultân Selîm Hân’ın Amasya’yı teşrîfinde nâ’il-i afv-ı
pâdişâhî olup sancâklara mîrlivâ olduğu hâlde 927’de Canberdi Gazâlî Harbi’nde vefat etdi.
Bâlî Abdullah Efendi-Uzun
Amasyalıdır. Amasya’da müderris ve muharrir-i vilâyet olan Tokatlı Ahî Cüneydzâde
Mevlânâ Sinâneddîn Yûsuf Çelebi bin Bedreddîn Mahmûd Çelebi bin Cüneyd Tokatî
mahdûmudur. 901 senesi hilâlinde Amasya’da doğdu. Mukaddimât-ı ulûmu gördükten sonra
İstanbul’a gitdi.
187 Allah onun sırrını temiz olarak dâim kılsın (Haz.)
395