Page 399 - 6-8
P. 399
Amasya Tarihi Cilt: 7
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
[447] Sultân Alâeddîn Bey’in ma’iyyet-i ümerâsından görüldü. Müşârün-ileyhin ihnâkında
Canik sancâğı beyi oldu. 857’de İstanbul fethinde şehîden vefât etdi. Birâderi Dâvûd Bey de
meşâhîr-i ümerâdandır.
Bayrâm Dede-Şeyh Nusretzâde el-Hâc
Amasyalıdır. Amasya Mevlevîhânesi şeyhi Cemâleddîn Habîb Çelebi bin eş-Şeyh
Nusreddîn ez-Zilevî mahdûmudur. Pederinden ulûm-i şer’iyye ve me’ârif-i sûfiyyeyi ve
Farisiyyeyi ahz ve ta’lîm edib Müstencid Dede’nin vefâtında Mevlevîhâne şeyhi olduğu hâlde
871 hudûdunda vefât etdi. Urefâ-yı mevleviyyeden idi. Mahdûmu Abdurrahmân Çelebi’dir.
Bayrâm Efendi-Ahî Recebzâde el-Hâc
Amasyalıdır. Ulemâdan Ramazân Çelebi bin Şa’bân Çelebi bin Mevlânâ Sadreddîn
Receb Çelebi bin Veli mahdûmudur. Fuzalâdan Mevlânâ Bahşî Halîfe ve tilmîzi Mevlânâ es-
Seyyid Muhyiddîn Mehmed Çelebi’den ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm oldu.
Otuz yıldan ziyâde tedrîs-i ulûm edib Amasya’da medreseleri devrederek Yörgüç Paşa
müderrisi oldu. [448] Bu esnâda Amasya vâlisi Şehzâde Sultân Mustafa huddâmına mu’allim
olup şöhret-i ilmiyesi arttı.
960 senesi şevvâlinde Şehzâde-i müşârün-ileyhin şehâdetine binâen Hüseyin Ağa
müderrisliği ile tatyîb edildi. 965’de Amasya vâlisi olan Şehzâde Sultân Bâyezîd’e tekarrub
eylediğinden 966’da Şehzâde-i müşârün-ileyhin kıyâmında menkûb oldu. Şehzâdeye nasîhat
etmediğinden İstanbul’a celb ve Yedikule’de habs edildi.
Altı ay kadar mahbûs kalıp 967’de berâ’et-i zimmeti zâhir olduğundan afv ü ıtlâk
edilmekle beraber yol mesârifi taraf-ı Pâdişâhîden ihsân edilerek Hicâz’a gitdi. 968’de avdet
edib 969’da vefât eyledi. Ceddi Ahî Receb yanında medfûndur.
Âlim, fâzıl, ulûm-i Arabiyye ve edebiyyede kâmil, tevârih ve muhâzarâta vâkıf,
mü’eddeb, gâyet fakîh, usûlî, müteşerri’ bir zât idi. Mahdûmları Mehmed, Şa’bân, Ramazân
Efendilerdir. Şa’bân Efendi’nin mahdûmları Biber Mehmed, Hasan, Mahmûd Efendilerdir.
Bunlara [449] Bayrâmzâdeler dendi.
Biber Mehmed Efendi, mevâlîden olup mahdûmu Mısır kadısı Alî Rızaî Efendi’dir.
Hasan Efendi Rûmeli kazaskeri olup mahdûmu sudûr-i ilmiyyeden eş-Şeyh Mahmûd Şifâyî
Efendi’dir. Mahmûd Efendi Rûmeli kudât-ı kibârından olup mahdûmu İsmâîl Efendi’dir.
Bunların terâcim-i ahvâli aşağıda gelir.
Bayrâm Efendi-el-Hâc Temennâyî
Amasya’nın kurb-i şimâlisinde kâin Alevî köyünden Alî bin Ahmed Kethüdâ
mahdûmudur. Halk arasında Alevîköylü Hacı Bayrâm Efendi demekle meşhûrdur. Amasya’da
hıfz-ı Kur’ân etdikten sonra “Tebyînü’l-Mehârim” mü’ellifi el-Hâc Sinâneddîn Yûsuf ve
Bahşîzâde Fâzıl Necmeddîn Yahyâ Efendilerden ikmâl-i tahsîl etdi.
Yıllarca ders-i âm olup tedrîs-i ulûma muvâzabet ederek nice şâkirdân-ı irfânı yetişti.
Hızır Paşa, Ayâs Ağa, Hüseyin Ağa Medreseleri’ne sırasıyla müderris oldu. Bir kaç defa teklif
edilen kazâyı reddederek [450] tedrîs ve ifâde mesleğine devam etdi.
Kendisi Temennâ Mahallesi’nde ikâmet etdiği münâsebetle “Temennâyî”mahlasını aldı.
Fethiye Câmi-i şerîfinde Beyzâvî tefsîrine başladı. 1018’de Atabeg Gâzi Medresesi’yle
mütekâ’id olup 1026’da tefsîri hatmetdikten bir kaç mâh sonra vefât etdi.
Abdî Efendi Tezkiresinde diyor ki: Temennâyî el-Hâc Bayrâm Efendi, ulûm-i âkliyye ve
nakliyyede mâhir, fakîh, müteşerri, fâzıl, edîb, vecîh bir zât idi. Mahdûmları Hızır, Abdülhalîm,
Abdülazîz Efendilerdir. Bunlara Hacı Bayrâmzâdeler dendi.
Hızır Efendizâde Mehmed Efendi kudâttandır. Mevâlîden şârihü’l-Menâr Abdulhalîm
Efendizâde müverrih-i meşhûr Ahmed Efendi fuzalâdandır. Kudâttan Abdülaziz Efendizâde
Mehmed, Mustafa Efendiler de ulemâdandır.
398