Page 508 - 6-8
P. 508
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Pâdişâh-ı ma’rifet-bînve kadr-şinâsdan emr olmuş ki dîvânda vüzerânın sağ cânibinde
olan mastabede başka otura ve eyyâm-ı seferde vüzerâ otağı gibi otağ kura. Sultân Selîm
devrinde beyt-i kadri bâlâ-ter ü ber-ter oldu ya’nî kim kazasker oldu. Nişâncı iken hilâl-i âmâli
iş’ât-ı mühr-i pâdişâhî ile bedr oldu. Câyı sîne-i dilberân gibi ber-ter oldu. Ya’nî sadr-ı sa’âdette
sâhib-i sadr oldu. [101]
Nesri lü’lü-i mensûr olsa acibmidir ki rişte-i güzerân-ı eyyâm-ı ömrü le’âl-i hüsn-i
nevâziş-i pâdişâhî ile muntazım idi ve nazmı dürr-i manzûm olsa tan mıdır ki dest-i hakkâk-ı
iltifât-ı şâhî ile meskûb olan dürer-i huzûr-ı kalb ve safâ-yı hâtır ve refah-ı hâl ü ferah-ı bâle
mâlik olup ganî vü gânim oldu.”
Mesnevî
Eger sâdık dinürse ana sâdık
Gelirmiş her sözü halka muvâfık
N’ola rif’atte uçarsa o tayyâr
İki şeh himmetinden şehperi var
Eyyâm-ı hazarda ve halvette şeref-i meclisleriyle kâmrân ve hengâm-ı seferde ekseriyâ
yanaşup hem-‘inân idi. Hattâ sefer-i Erdebilde ve azîmet-i Şâh İsmâ’îlde ekser evkât Molla
İdris ve Halîmî ve Câ‘fer Çelebi merhûm pâdişâhla çâr unsur gibi hem-inân u harf-zenân ve
bezle-gûyân u musâhabet-künân giderlermiş.
Salât-ı subhdan sonra hergün virdi du’â-i seyfle meşhûr Hırz-ı Yemânî imiş. Hakkında
demişler beyt:
متهرك ىنامي زرح هانپ ردنا
متخي رب ىناج نمشد رازه نوخ
Ana iştigâlinden pâdişâh binmezden mukaddem selâma varmakta geç deprenür imiş.
Adım adım üzerine gelip [102] buyurun der imiş. Çadırından alaya varınca nice çavuşlar gelip
hünkâr binmelidür tiz yürün der imiş.
“Âhir Ca’fer Çelebi’nin nihâl-i âmâli ve me’âli cevzâya ermiş iken sarsar-ı fitne tahtına
hıyânet ekti. Ya’ni çeşm-i şûh-ı cemmâş-ı zamânenin gözü ve şimşîr-i pür-teşvîr-i pâdişâhînin
dili değdi. Amasya’da yeniçeri ta’ifesinin tuğyânına tahrîk töhmeti ile sadr-ı sa’âdetten saff-ı
ni’âl-i felâkete ve serîr-i riyâsetten nat’-ı siyâsete getürdüler.
Râvî eydür çün seyf ü nat’ı gördü. Tîğ-i nevmîdi ile kat’ı alâ’ik edib ser-rişte-i kârı sâhib-
i kadre havâle edib câme gibi çök urdu. Ol seyfle hâme-vâr ol kadar ceriyyü’l-lisân ve âteş-i
ye’sle şem’-veş ol denlü cerb-zebân olup ol hadde mevâ’iz u zevâcir ü hikâyât u nezâ’ir söyledi.
Gâhî pâdişâhla kendi hâlini Hârûnu’r-reşid Ca’fer Bermekiyi katl edib sonra pişmân
olduğu ile tanzîr eyledi ve gâhî vehâme-i hâtime-i katl ü vekâhat-ı âkibet-i tehevvürde olan
durûb-ı emsâl ü güftârı hâtır-ı pâdişâhîye [103] tahtîr eyledi.
Ammâ bâd-ı hased ü sa’y-ı a’dâ nâ’ire-i gazab-ı pâdişâhîye ol denlü işti’âl virmemiş idi
ki katarât-ı nesâ’ih söyündüre ve girdbâd-ı fitne ol kadar yükselmemiş idi ki bârân-ı te’ennî vü
tedbîr ile bî-mikdâr otura. Lâ-cerem vezîr-i bed-saht-ı bahtın şânın tezvîr-i pür-teşvîri ile cellâd-
ı gamze-sıfat dest-i tiğ-i bürrânla bir sille urup tâc-ı serin ser-i bedeninden aldı. Ol gavvâs-ı
deryâ-yı ilm u irfân dürr-i girân-mâye-i şehâdet bulmağ için lücce-i deryâ-yı mevte daldı.
Karındâşı Sa’dî Çelebi merhûm ki mahallinde mezkûr olur gelip meyyitin alıp cesedin
İstanbul’da Nişâncı mescidi demekle ma’rûf mescid hareminde tedfîn etdiler. Ma’nâ-i
şehâdetini zikr edib hazîre-i cennete ve kendi kalplerin “selâmun aleykum bimâ sabertum fe-
ni’me ukbe’d-dâr” 213 mevtınında tavtîn etdiler.
213 Sabretmeniz sebebiyle selam olsun size, burası dünya yurdunun ne güzel bir sonucudur. (Ra’d, 24/13). (Ed.)
502
507