Page 591 - 6-8
P. 591

Amasya Tarihi Cilt: 8
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Hasan Efendi-İlyâs Çelebizâde
                     Merzifonludur. Fâzıl-ı meşhûr Mevlânâ Şücâ’eddîn İlyâs-ı Merzifonî evlâd-ı kirâmından
               Mustafa  Efendi  bin  el-Hâc  Lutfullâh  Efendi’nin  mahdûmudur.  Amasya’da  Şeyh  İmâdzâde
               [371] Musliheddîn Mûsa Efendi’den ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm ve Sultâniyye-i Merzifon
               müderrisi oldu.
                     954’de  Hüseyin  Ağa  müderrisi  olarak  Amasya’ya  gelip  Şehzâde  Sultân  Mustafa’nın
               hüsn-i nazarını celb etdi. 958’de silk-i kudâta girip kasabât u bilâd-ı celîleye kâdı oldu. 973
               hudûdunda vefât eyledi. Fâzıl, müstakîm olup kudât-ı sütûde-simât idi.

                     Hasan Efendi-Emîr Sinan Efendizâde Emîr
                     Amasyalıdır. Amasya müderrislerinden olup 940’da vefât eden Emîr Sinâneddîn Yûsuf
               Efendi  bin  es-Seyyid  Ahmed  Çelebi  bin  es-Seyyid  Şemseddîn  Mehmed  en-Niksârî
               mahdûmudur. Amasya’da 911’de Üçler Mahallesi’nde doğdu.
                     Hıfz-ı  Kur’ân  etdikten  sonra  pederinden  ve  müderris-i  meşhûr  Şeyh  İmâdzâde
               Musliheddîn ve sâdât-ı  kirâmdan Hakâlalı  es-Seyyid  Muhyiddîn  Efendilerden tahsîl-i  ulûm
               edib sonra İstanbul’a gitdi. Orada Ebu’s-Su’ûd Efendi’nin hizmetlerinde sekiz yıl kadar iktisâb-
               ı fezâ’il ederek mu’allim-i Sultânî Hayreddîn Efendi’den mülâzım u ders-i âm oldu. [372]
                     938’de yirmi beş akçe vazîfe-i yevmiyye ile ibtidâ Bursa’da Emîr Sultân medresesine
               müderris  olup  orada  te’ehhül  etdi.  Bir  kaç  yıl  sonra  otuzla  Yeni  Pazar,  ba’dehû  İstanbul
               civârında Çekmece, buradan kırk ile Filibe’de Şehâbeddîn medreselerine müderris oldu.
                     947’de elli ile Bursa’da Manastır, 955’de İstanbul’a gelip Haseki Sultân, 957’de Sahn-ı
               Semân  medreselerine  müderris  olarak  tekmîl-i  devre-i  medâris  etdikten  sonra  958  senesi
               muharreminde  Haleb,  959’da  Mekke-i  Mükerreme  mollası  oldu.  Beş  yıl  kadar  Kâbe-i
               Mu’azzama’da kemâl-i iffet ü istikâmetle icrâ-yı hükûmet edib 964 senesi şevvâlinde Bursa
               mollası oldu.
                     Dört yıl kadar da burada icrâ-yı ahkâm-ı şerî’at edib 968 senesi şa’bânında naklen Edirne
               mollası oldu. İki buçuk yıl kadar da burada kemâl-i istikâmetle icrâ-yı adâlet etdiği esnâda
               câmi-i Atîk vâ’izi Tokatlı Muhyiddîn Efendi’nin bir münâsebetsiz iş’ârından dolayı zuhûr eden
               fitnede 971 senesi saferinde azl edildi.
                     Çünkü vâ’iz-i mûmâileyh, sâdâttan biri mollanın muzâheretine istinâden tedârik etdiği
               müsellâh adamlarıyla kıyâm u hurûc edeceğini [373] Sultân Süleyman’a ihbâr etmişdi. Derhâl
               sâhib-i terceme azl ve seyyid de habs edildi. Fakat ihbârın kizb-i mahz olduğu sâbit olduğundan
               vâ’iz terbiye ve seyyid de habsden âzâd edildi.
                     Hayfâ  ki  vâ’izin  münâsebetsizliği  zâhir  olmakla  beraber  yevmî  doksan  akçe  vazîfe-i
               emsâl ile tekâ’üde sevk edilip ilm ü ibâdetle iştigâl üzere iken 975 senesi zilhiccesinin onuncu
               gecesi vakt-i fecrde dâr-ı kudse irtihâl etdi. Bayram günü ikindi namâzını müte’âkib cenâze
               namâzı Fâtih’te edâ edilip Edirne kapısı hâricine defn edildi.
                     Fâzıl, müdakkik, ulûmda ve hâssaten fıkıh, usûl, tefsîr, hadîs, lügat ilimlerinde mâhir,
               muhakkik, gâyet afîf, müstakîm, hükûmetinde âdil, zâhid, pek müteşerri’ bir seyyid-i zî-şân-ı
               Hüseynî idi. Hazret-i Hüseyin’e kadar silsile-i nesebi pederinin tercemesinde gelir.
                     Sûre-i En’âm âhirine güzel ve müfîd bir risâlesi, vakf ve kıble hakkında risâleleri, Beyzâvî
               tefsîrinden sûre-i En’âma mükemmel bir hâşiyesi, târîhe dâ’ir ufak bir eseri vardır. Mahdûmları
               es-Seyyid  Mustafa Cenâbî,  Mehmed  [374]  Su’ûdî  Efendilerle defterdâr-ı meşhûr es-Seyyid
               Ahmed Selîsî Paşa ve birâderleri es-Seyyid Hüseyin, Alâaddîn Alî Efendilerdir.
                     Nev’îzâde Atâyî Efendi “Zeyl-i Şakâyık”ta diyor ki: “el-Mevlâ Emîr Hasan bin Sinan :
               Nahl-i ser-sebz-i vücûdı hâk-i pâk-ı Niksârdan bedîdâr ve âbyâr-ı feyz-i hudâdâd ve terbiyet-i
               üstâdla  semâr-ı  gûnâ-gûn-ı  fezâ’ilden  girân-bâr  olup  Gekbuze  müderrisi  iken  Ebu’s-Su’ûd
               Efendi hizmetlerine ittisâl ve sekiz sene mikdârı âsitân-ı feyz-resânlarında iştigâl eyleyip”
                     “Merhûm-ı  merkûm  seyyid-i  me’âlî-rüsûm  mütâla’a-i  kütüb-i  ilmiyyeye  müdâvim  ve
               cem’-i fevâ’id ve zabt-ı kavâ’ide harîs ü hâ’im, kazâsında sülûki meşkûr, meyân-ı ehl-i haremde



                                                           585
                                                           590
   586   587   588   589   590   591   592   593   594   595   596