Page 597 - 6-8
P. 597

Amasya Tarihi Cilt: 8
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     1038’de  Şehr-i  zor  Beylerbeyi  olup  sadr-ı  a’zam  Hüsrev  Paşa’nın  ma’iyyetinde  Irâk
               harbine me’mûr oldu. 1040 senesinde ma’zûlen Amasya’ya gelip ceddinin vakfı tevliyetiyle
               tekâ’üdü icrâ edilip 1045’de vefât etdi. Mahdûmları Mehmed, Mustafa beylerdir.

                     Hasan Efendi-Biber Birâderi
                     Amasyalıdır.  Yukarıda  tercemesi  yazılan  el-Hâc  Bayram  Efendizâde  kudâttan  Şa’bân
               Efendi’nin mahdûmu ve Konya kâdısı iken vefât eden Amasyalı Biber Mehmed Efendi’nin
               birâderidir. Mukaddimât-ı ulûmu Amasya’da görüp İstanbul’a gitdi. [393]
                     Orada kibâr-ı fuzalâdan ve hâssaten Şeyhülislâm Zekeriyâ Efendi’den ikmâl-i tahsîl ve
               iktisâb-ı  fezâ’il  ederek  üstâd-ı  müşârün-ileyhin  i’âdesinden  mülâzım  ve  ba’dehû  ders-i  âm
               olarak  ba’zı  medârise  müderris  olduktan  sonra  1003  senesi  muharreminde  İbrâhim  Paşa-yı
               cedîd medresesi müderrisliği ile dâhil-i silsile-i ulemâ oldu.
                     Ba’dehû sırasıyla 1008 cumâdelâhiresinde Sinan Paşa, zilhiccesinde Mihr-i Mâh Sultân,
               1010  senesi  muharreminde  Gazanfer  Ağa,  1011  ramazânında  Sultân  Fâtih  medreselerine
               müderris oldu. 1012 senesi cumâdelâhiresinde uhdesine tevcîh edilen Konya kazâsını kabûl
               etmediğinden azl edildi.
                     Çünkü,  Şeyhülislâm  Ebu’l-Meyâmin  Mustafa  Efendi’nin  iğbirârından  neş’et  eden  bu
               tevcîhe muvafakat etmemesi Şeyhülislâmı dil-gîr ve iğbirârı teşdîd etmişdi. Sene-i mezbûre
               şa’bânında  Efendi’nin  hırsı  geçip  sânîyen  Sultân  Fâtih  müderrisi  oldu.  Ya’ni  Sahn’a  i’âde
               edildi.
                     1013 senesi şa’bânında Şehzâde, 1014 zilhiccesinde Süleymaniye medreselerine sırasıyla
               müderris  olup  devre-i  medâris-i  mu’tâdeyi  ikmâl  etdiğinden  1016  zilhiccesinde  [394]
               Şeyhülislâm  Sun’ullâh  Efendi’nin  himmetiyle  1018  senesi  gurre-i  muharreminden  i’tibâr
               edilmek üzere Mekke-i Mükerreme mollası oldu.
                     1020 senesi zilhiccesi gâyesinde mün’azil olup 1021 senesi recebinde Eyüp ve şa’bânında
               Bursa mollası, 1022 senesi recebinde mün’azil, 1025 senesi cumâdelâhiresinde Galata mollası
               ve 1027 senesi cumâdelâhiresinde mün’azil, 1029 senesi zilka’desinde Edirne mollası oldu.
                     1031 senesi saferinde mün’azilen İstanbul’a gelip recebinde Sultân Osmân’ın şehâdeti
               vak’asında münzevî ve 1032 senesi rebîülâhirinde İstanbul kâdısı oldu. Ancak sene-i mezbûre
               şa’bânında zuhûr eden Sultân Fâtih câmiinde ulemâ cem’iyyeti vak’asında bir sun’ ü taksîri
               olmadığı hâlde azl edilip Bursa’ya gönderildi.
                     1034 şa’bânında üstâdı Zekeriyyâ Efendizâde Yahyâ Efendi sânîyen Şeyhülislâm oldukta
               İstanbul’a da’vet edilip vusûlünden sonra 1035 senesi şevvâlinde Anadolu kazaskeri oldu. 1037
               senesi saferinde vazîfe-i mukarrere ile kûşe-güzîn-i uzlet olup 1038 senesi ramazânında Rûmeli
               [395] kazaskeri oldu.
                     Hayfâ  ki  sipâhîlerin  gulüvv  ü  kıyâmından  hâsıl  olan  vak’ada  ba’zı  garazkârânın
               isnâdâtından dolayı 1039 senesi saferinde azl edilip Uzunca Hasköy kazâsı kendisine arpalık
               verildi. 1040 senesi şa’bânında dârü’l-hadîs-i Süleymaniye medresesiyle mütekâ’id oldu.
                     Altı yıldan ziyâde tefsîr-i Beyzâvî tedrîsâtıyla ve kütüb-i ehâdis mütâla’âtıyla evkât-güzâr
               olup  1046  senesi  zilka’desinde  dâr-ı  na’îme  irtihâl  etdi.  Âlim,  fâzıl,  mekârim-i  ahlâk  ile
               muttasıf, dîndâr, müteşerri’, kazâsında âdil, munsıf, meşâhîr-i fukahâdan bir zât idi.
                     Şeyhî Efendi “Zeyl-i Zeyl-i Şakâyık”ta diyor ki: “Fezâ’il-i ilmiyye ile mevsûm, diyânet
               ü istikâmet ile ma’rûf, kemâl-i fekahâtle mevsûf, mekârim-i ahlâka mâlik, câdde-i insâfa sâlik,
               dâmen-i ismeti gubâr-ı töhmetten pâk, hâkim, hâsım-ı bî-bâk idi.
                     Âsâr-ı hayriyyelerinden Karagümrük’te Zincirli Kuyu semtinde [396] bir medrese-i latîfe
               binâ etmişlerdi. Kendileri dahi anda türbe-i mahsûsada medfûndur.” Mahdûmları sudûrdan eş-
               Şeyh Mahmûd Şifâyî Efendi ile kudâttan Mehmed Vefayî Efendi’dir.







                                                           591
                                                           596
   592   593   594   595   596   597   598   599   600   601   602