Page 600 - 6-8
P. 600

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Bundan  dolayı  Vardar  Alî  Paşa  ile  müttefik  diye  arz  edildiğinden  1058  senesi
               rebîülâhirinde  Çolak  Hüseyin  Paşa  ile  beraber  i’dâm  edildi.  Meşâhîr-i  şüc’ândan  idi.
               Mahdûmları Osmân, Halîl Beylerdir.

                     Hasan Paşa-Küçük-Gâzi
                     Amasyalıdır. Meşhûr sekbân-başı Amasyalı Çakaloğlu Hüseyin Ağa bin Hasan Çelebi
               mahdûmudur. 1017’de pederi ma’iyyetinde Sadr-ı a’zam Kuyucu Murâd Paşa ile İstanbul’a
               gidip genç iken yeniçeri olduğundan ocakta “Küçük Hasan” [403] demekle meşhûr oldu.
                     Yeniçeri ağası Amasyalı Köse Mehmed Ağa’nın himmeti sâyesinde muhzır ağası olarak
               dâhil-i katar olup kul kethüdâlığına kadar terakkî gördü. Ba’dehû sekbân-başı olup Lâdikli Kurt
               Ağazâde  Bayram  Paşa’nın  sadâretinde  nâ’il-i  teveccüh  olarak  1047  senesi  ramazânında
               yeniçeri ağası oldu.
                     1048 senesi şa’bânında Bağdâd’ın fethinde beylerbeyi ve muhâfızı oldu. Fakat bu esnâda
               sadr-ı a’zam olan Kemânkeş Kara Mustafa Paşa’nın mazhar-ı teveccühü olamadığından 1049
               muharreminde  Van  ve  müte’âkiben  Trablusşâm  ve  1050’de  Erzurum  Beylerbeyi  oldu.
               Senesinde ma’zûlen İstanbul’a gelip 1051 muharreminde Konya’ya nefy edildi.
                     1051 senesi zilhiccesinin evâsıtında lüzûmuna binâ’en sânîyen Bağdâd Beylerbeyi olup
               1053  zilka’desinde  sadr-ı  müşârün-ileyhin  i’dâmına  binâ’en  1054  muharreminde  Mar’aş
               Beylerbeyi  ve  sene-i  mezbûre  şevvâlinde  sâlisen  Bağdâd  Beylerbeyi  olduğu  hâlde  1055
               saferinde vezâretle Rûmeli vâlîsi olup Girit fethine me’mûr oldu. [404]
                     1055  rebîülâhirinin  yirmi  beşinci  günü  Girit  serdârı  Yûsuf  Paşa’yla  azîmet  edib  bin
               müşkilât  ile  Hanya  Kal’ası  cumâdelâhirenin  yirmi  dokuzuncu  günü  feth  olundukta  hüsn-i
               hizmeti ve tedbîr ü şecâ’ati sâyesinde ilk Hanya muhâfızı oldu. Ba’dehû Resmo Kal’ası’nın
               fethinde dahi büyük yararlıkları görüldüğünden 1056’da Kandiye serdârı ve fethine me’mûr
               oldu.
                     Bu esnâda bir kaç def’a taraf-ı pâdişâhîden ba’zı hedâyâ-yı nefîse ile taltîf edilip 1057’de
               Kandiye’nin  fethine  fevka’l-âde  çalışdı.  Hayfâ  ki  İstanbul’un  herc  ü  merci  bu  fethe  ma’nî
               olduğundan serdâr-ı Girit Hüseyin Paşa’nın emriyle avdet etdi. 1058 senesi şevvâlinin beşinci
               günü Esbiye Kal’asından atılan bir top dânesi ile ayaklarının parmakları kesildiğinden bunun
               ızdırâbıyla bir kaç gün sonra vefât etdi. Meşâhîr-i vüzerâdan müdebbir, muktedir, şecî’ bir gâzî
               idi.

                     Hasan Ağa-Boyacı
                     Amasyalıdır. Üçler Mahallesi eşrâfından Boyacızâde Mehmed Bey’in oğludur. Sultân
               Murâd-ı  Râbi’  devrinde  bevvâbân-ı  şehriyârî  silkine  girip  terakkî  ederek  Amasya’da
               “Boyacıoğlu Hasan Ağa” demekle meşhûr iken [405] İstanbul’da “Boyacı Hasan Ağa” diye
               iştihâr etdi.
                     Amasya’da  cizye  tahsîlâtında  bulunarak  Bayram  Paşa’ya  intisâb,  müşârün-ileyhin  bir
               müddet hazînedârı ve sadâretinde Sivas vilâyeti cizye tahsîldârı ve ba’dehû Zile voyvodası
               Sivas  vâlî  kâ’im-makâmı  oldu.  Gerek  tahsîlâtında  ve  gerek  vilâyeti  idâre  husûsâtında  iş-
               güzârlığı görüldüğünden 1054’de dergâh-ı âlî kapıcı-başılarından oldu.
                     1059’da Anadolu bakâyâ tahsîlâtına me’mûr olup ibrâz-ı şiddetle hayli bakâyâ-yı tahsîle
               muvaffak  olduğundan  1061’de  dergâh-ı  âlî  kapıcılar  kethüdâsı  oldu.  Üç  yıl  kadar  devlete
               musallat  olarak  icrâ-yı  mezâlimde  tazannün  ve  iki  refîkıyle  tefer’un  eden  Arnavut  Bektâş
               Ağa’yı kemâl-i celâdetle ta’kîb ve bâ-fermân-ı âlî i’dâm ederek nâm-âver oldu.
                     Ancak Bektâş Ağa’nın, kayın pederi olan mi’mâr-ı meşhûr Kâsım Ağa’nın tertîb etdiği
               adamlar vâsıtasıyla mûmâileyhin Anadolu tahsîlâtında icrâ-yı mezâlim etdiği Sultân Mehmed-
               i  Râbi’e  arz  u  şekvâ  edildiğinden  1062’de  azl  edilerek  Tımışvar  vilâyeti  dâhilinde  Göle
               sancâğıbeyi olup gitmesi ta’cîl edildi.




                                                           594
                                                           599
   595   596   597   598   599   600   601   602   603   604   605