Page 612 - 6-8
P. 612

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Sâhib-i terceme Kürd Kara Bayram Ağa’nın geldiğini duydukta hazer ü ihtiyât üzere
               hareket ederek yanına yanaşdırmadı ve me’mûr olduğu Bağdâd’a hareket etmek üzere şehir
               hâricinde hazırlanan çadırlarda ikâmet etdi.
                     Bayram Ağa bu surette îfâ-yı vazîfe edemeyeceğini anladıkta ansızın paşanın çadırına
               girip “hakkınızda fermân vardır” diyerek katle mübâşeret edeceği esnâda paşa çadırdan çıkıp
               sekbân  çadırlarına  gitdi.  Bayram  Ağa  da  ta’kîb  ve  ibrâz-ı  hiddet  ü  şiddet  eylediğinden
               levendlerden biri Bayram Ağa’yı kurşunla vurup öldürdü.
                     Es-Seyyid Hasan Paşa, vehâmet-i akîbetten dolayı derhâl tebdîl-i câme ederek gizlice
               İstanbul’a cân atıp öteden beri âşinâsı olduğu Cânbâz Emîr’in hânesinde ihtifâ ve âkîbet-i hâle
               intizâr etdi.
                     1115  senesi  rebîülevvelinde  İstanbul’da  zuhûr  eden  ihtilâl  esnâsında  meydana  çıkıp
               erbâb-ı  ihtilâl  tarafından  İstanbul  [442]  kâ’im-makâmı  nasb  edilerek  ihtilâl  fırkasını  idâre
               etmekte ibrâz-ı mahâret ve Sultân Ahmed Han-ı Sâlisin cülûsunu te’mîne bezl-i himmet etdi.
                     1115 senesi rebîülâhirinin üçüncü günü İkinci Sultân Mustafa Han’ın hal’iyle Üçüncü
               Sultân Ahmed Han taht-ı Osmânî’ye cülûs edib Edirne’den İstanbul’a geldikte receb-i şerîfinin
               on üçüncü günü defterdâr-ı şıkk-ı evvel olarak İstanbul’da kaldı.
                     Ancak  defterdârlığı  îcâb-ı  maslahat  kabîlinden  olduğu  cihetle  1115  senesi  şevvâlinin
               yirmi  üçüncü  günü  Rûmeli  vâlîsi 258   olarak  İstanbul’dan  ihrâc  edilmekle  beraber  ihtilâl
               esnâsında hüsn-i hareketi görüldüğünden rüfekâsı gibi i’dâm olunmayıp Sofya’da ikâmet etdi.
                     1116 senesi şa’banının yirmi beşinci günü Belgrad muhâfızı olarak Belgrad’a gidip 1117
               senesi muharreminde sânîyen Rûmeli vâlîsi olarak Sofya’ya avdet ve orada inşâ etdirdiği sarây-
               ı cesîmi sene-i mezbûre rebîülâhirinde vülâtın ikâmet-gâhı olmak üzere vakfetdi.
                     1118 senesi muharreminin on dokuzunda hasm-ı cânı olan Çorlulu Alî Paşa sadr-ı a’zam
               oldukta gâyet ihtiyâtlı [443] hareket ve zulm ü ezâdan mücânebet etmekte idi. Çünkü Çorlulu
               Alî  Paşa,  mukaddemen  kendisinin  ağaları  tarafından  i’dâm  edilen  Cellâd-başı  Kürd  Kara
               Bayram Ağa’nın dâ’iresinde perverde olmuş uşağı idi.
                     Efendisinin intikâmını almak için bir tâkım zulm ü te’addîler isnâd ederek katl ü i’dâmını
               Üçüncü Sultân Ahmed’e arz ve istîzân etdiği hâlde hakikât-i hâle vâkıf olan pâdişâh müsâ’ade
               etmediğinden  diğer  ihtiyâle  mürâca’at  ederek  müşârün-ileyhin  diğer  umûr-ı  mühimmede
               istihdâm edilmek üzere İstanbul’a celb ü da’vet edilmesine me’zûn oldu.
                     1119 senesi cumâdelâhiresinin evâ’ilinde İstanbul’a da’vet edildi. Vak’a-nüvîs Mehmed
               Râşid Efendi diyor ki: “Lâkin Sadr-ı a’zam Çorlulu Alî Paşa hazretleri vezîr-i müşârün-ileyhin
               kendüden emniyyeti olmadığın bildiğinden nâşî icâbetinde müsâra’ata bâ’is olmağiçin ba’zı
               etrâfdan -Enderûn ağalarından kendüyü emniye-i harârete düşürecek ba’zı müferri’ kâğıtlar
               irsâl etdirdi.
                     Fi’l-vâki’ bî-çâre Hasan Paşa sevdâ-yı mühr-i sadâret [444] ile icâbete isti’câl ve mâh-ı
               mezbûrun on dördüncü günü âsitâne-i sa’âdete hatt-ı rihâl edib zâhir-i beyyin olan ba’zı ricâl
               kendü ümniyye-i derûnuna takviyyet virecek mertebe ziyâretine tezâhüm itdiklerinden mâ’adâ
               fürûht-cûy-ı  kahr  u  tedmîri  olan  Sadr-ı  a’zam  Alî  Paşa’nın  desîsesiyle  ba’zı  mukarrebân-ı
               dâ’ire-i hümâyûndan hafiyyeten  kendüye gelen tezkirede vezîr-i a’zam sizi eyâlet-i Mısr ile
               ib’âd kaydındadır. Zinhâr kabûl eyleme sana mühr virilmek karar-dâde-i tab’-ı hümâyûndur
               deyu tahrîr ve bu ana dek gezdiği yerlerde müneccim ü ceffâr “nâmına dekkaklar sen bilâ şübhe
               nâ’il-i mühr ü vezâret olacaksın” deyu ceyb ü dâmânını  piştahte-i remmâl gibi evrâk-ı tebşîr
               ile mâlâ-mâl itdiklerinden nâşî âsitâne-i sa’âdete vusûlünün haftasındaki mâh-ı mezbûrun yirmi
               ikinci günüdür ba’de salâti’l-Cum’a sarây-ı sadr-ı a’zamiye da’vet olunub esnâ-yı sohbetde
               baltacılar  kethüdâsı  gelip  ikisini  dahi  huzûr-ı  hümâyûna  da’vet  etmekle  sadr-ı  a’zam
               hazretleriyle me’an sarây-ı hümâyûna varub mu’tâd üzere dârü’s-sa’âde ağası odasında celse-i


               258  Burada vak’a-nüvîs Mehmed Râşid Efendi yanlış olarak “Defterdâr Firârî Hüseyin Paşa” diye kayd etmiş ise
                 de Hasan Paşa demektir.

                                                           606
                                                           611
   607   608   609   610   611   612   613   614   615   616   617