Page 259 - 6-8
P. 259
Amasya Tarihi Cilt: 10
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Ehl-i ma’ârif, umûr-ı mâliyede mâhir, muhâsib, hayr ü hasenât sâhibi bir racül-i devlet
idi. Mahallesinde bir zâviye ve ittisâlinde bir çeşme yapdırıp emlâkini hayrâtının mesâlihine
vakf etdi. Mahdûmları Fethullah, Feyzullah Çelebilerdir. Evlâdı evkâfına mütevellî
olmuşlardır.
Sa’deddîn Ali Paşa -Mevlânâ, Şeyh Paşa
Amasyalıdır. Esbak Amasya kadı-l-kudâtı Mevlânâ Ziyâeddîn [229]Ebû’l-Mekârim
Mes’ûd bin Esed el-Hallâtî mahdûmu ve Mevlânâ Şemseddîn Ebû’l-Kâsım Ahmed Çelebi’nin
birâderidir. Amasya ulemâsından ve hâssaten Seyyid Şerîf Cürcânî tilmîzi ve Sultâniyye-i
Merzifon müderrisi Mevlânâ Ferîdüddîn Mehmed bin İbrâhim ed-Devvânî’den iktisâb-ı fazl ü
kemâl edib ders-i âm ve müderris-i be-nâm oldu.
Çelebi Sultân Mehmed Hân’ın evâhir-i saltanatında Hacı Şâdgeldi Paşa Medresesi,
ya’nî Sarâchâne müderrisi olup neşr-i ulûm u fezâ’ile hasr-ı evkât ederek üstâzının
kazaskerliğinde Sivas kadısı ve 838’de Amasya kadı’l-kudâtı oldu.
841’de Amasya vâlîsi olup gelen Şehzâde Sultân Mehmed Hân’ın defterdârı ve ba’dehû
Amasya vâlîsi olan Şehzâde Sultân Alâeddîn Bey’in vezîr ü müsteşârı oldu. Bu esnâda “Şeyh
Paşa” demekle iştihâr etdi.
846’da Şehzâde-i müşârün-ileyhin vukû-ı şehâdetine binâ’en Rûmiyye vilâyeti
müfetdişi hükkâmı olup bütün vilâyetin bilâd ü kasabâtı kadılarını ve sicillâtını tedkîk u teftîşe
me’mûr oldu. İmzâlarını “Sa’d bin Mes’ûd [230] el-Müfetdiş bi’l-vilâyeti’r-Rûmiyye” diye
vaz’ etmiş olduğu müte’addid cihetlerde görüldü.
Ba’dehû Anadolu vilâyeti kadı’l-kudâtı olup Ankara’da ikâmet etdi. 856’da Bursa
kadı’l-kudâtı görülüp İstanbul’un fethinden az sonra vefât etdiği zann olunur.
Çünkü 859’da Amasya’da kâ’in emlâk u çiftlikâtı iki mahdûmu Necmeddîn Zekeriyyâ,
Sirâceddîn Yahyâ ve kerîmesi Fâtıma Hundî Hâtun aralarında taksîm edilmiş olduğu anlaşıldı.
Bu hüccette “el-merhûm el-mağfur leh Şeyh Paşa bin Mes’ûd” ve Şeyh Zekeriyâ-yı Halvetî
vakfiyesi’nde de “Zekeriyyâ bin Şeyh Paşa bin Mes’ûd” görüldü.
Şeyh Sa’deddîn Ali Paşa, gâyet fâzıl, muhakkik, usûl ü fürû’a vâkıf, elsine-i selâsede
tanzîm-i eş’âra kâdir, edebiyât u muhâzarâtta mâhir olduğu Halîmî Çelebi merhûmun şerh-i
kasîdesinden anlaşıldı. Rûmiyye müfetdişleri arasında en ziyâde bu zâtı medh ü senâ etdiği
[231] görüldü.
Sa’deddîn Mehmed Çelebi-Mevlânâ Berda’î
Azerbâycân eyâleti dâhilinde Berda’a kasabasından Ali mahdûmudur. Îrân ulemâsından
ve hâssaten Mevlânâ Muhyiddîn Mehmed Kuşkenârî’den tahsîl-i ilm ü kemâl edib Anadolu’ya
geldi. Amasya vâlîliğinde Sultân Bâyezîd-i Sânî’den gördüğü teveccüh ü iltifâta binâ’en
Amasya’da ikâmet etdi.
861 senesinden i’tibâren Amasya’da ders-i âm ve müderris-i be-nâm olup yıllarca neşr-
i ma’ârife himmet ederek fevka’l-âde iştihâr etdi.
875’de sadrü’l-ulemâ’ ve müftî-i Amasya görüldü. 882’de dâr-ı bekâya rihlet etdi. Fâzıl,
muhakkik, gâyet müteşerri’ bir zât idi. Mahdûmları Muhyiddîn Mehmed, Sinâneddîn Yûsuf
Çelebilerdir. Bunlar da meşâhîr-i fuzalâdan idiler.
Sa’deddîn Mehmed Çelebi-Bahşîzâde
Amasyalıdır. Yukarıda tercemesi geçen kibâr-ı fuzalâdan Molla Bahşî halîfenin
mahdûmu ve Kemâleddîn İbrâhim Efendi’nin [232] birâderidir. Pederinden ve Amasya müftüsü
Musliheddîn Mûsâ Çelebi’den ikmâl-i tahsîl ederek ders-i âm ve medâris-i adîdeye müderris
oldu. 961 hudûdunda vefât etdi. Meşâhîr-i ulemâdan müteşerri’ bir zât idi. Mahdûmu
Muhyiddîn Mehmed Efendi’dir.
252
258