Page 60 - 6-8
P. 60

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               şevvâlinde sânîyen Erzurum vâlîsi olup makâmında kaldı. İki  yıl kadar Erzurum’da icrâ-yı
               vilâyet edib 1194 senesi şa’bânında dâr-ı bekâya irtihâl etdi.
                     Âkil,  müdebbir,  sâdık,  muktedir  olduğundan  [172]  sadrâzamların  istirkâbından
               kurtulamadı. Erzurum’da medfûndur. Mahdûmu müderrisînden es-Seyyid Mehmed Esad Bey
               1203  cumâdelâhiresinin  yirmi  üçünde  vefât  etdi.  Edirne  Kapısı’nda  medfûndur.  Bunun
               mahdûmu hâcegândan es-Seyyid Hamdullah Bey de 1243 recebinde vefât edib Miskinler’de
               medfûndur. Birâderi es-Seyyid Mustafa Paşa da vüzerâdandır.

                     Hıfzı Ahmed Efendi-Taşâbâdîzâde es-Seyyid
                     Amasyalıdır. Es-Seyyid Numan Efendi bin es-Seyyid Esad Ahmed Efendi bin es-Seyyid
               el-Hâc Mehmed Emin bin el-Hâc Ahmed Efendi’nin mahdûmudur. Buna “Müftüzâde” dahi
               dendi.  Çünkü  cedd-i  a’lâsı  olan  Taşabâdî  el-Hâc  Ahmed  Efendi  Amasya  müftüsü  olduğu
               yukarıda yazıldı.
                     Amasya’da tahsîl-i ulûm ederek İstanbul’a gidip ikmâl-ı tahsîl etdi. Bâ’dehû ders-i âm ve
               bi’l-imtihân  müderris  olup  muahharan  silk-i  kudâta  girdi.  Bilâd-ı  muhtelîfeye  kâdı  olarak
               Anadolu kudâtından olup 1268 sâlinden sonra vefât etdi. Ulemâ ve şuarâdan ceddi es-Seyyid
               Es’ad Ahmed Efendi de Amasya mahkemesi kâtibi ve nâibi olmuşdu. [173]

                     Hıfzı Hasan Efendi-Gürcüzâde
                     Amasyalıdır. Sultân Bâyezîd Câmii imâmı olan meşâhîr-i fuzalâdan Gürcü Hâfız Hasan
               Efendizâde  el-Hâc  Mustafa  Efendi’nin  mahdûmudur.  Amasya’da  bir  müddet  Sultânîye
               müderrisi Ahmed ve Dâmâd Osmân Efendilerden tahsîl-i ulûm edib sonra İstanbul’a gitdi.
                     Orada  meşâhîr-i  fuzalâdan  ve  sudûrdan  Erzincanî  es-Seyyid  Ali  Efendi’nin  halka-i
               tedrîsinde ikmâl-i tahsîl ederek ders-i âm ve bi’l-imtihân müderris oldu. Fatih Sultân Mehmed
               Câmi-i şerîfinde yıllarca tedrîs-i ulûm ederek isbât-ı fazîlet eylediğinden 1127’de emînü’l-fetvâ
               oldu.
                     1138’de  tekmîl-i  devre-i  medâris  ederek  Diyârbakır  mollası  ve  1145’de  Medine-i
               Münevvere kâdısı olup ikmâl-i müddetle avdet ederek 1147’de vefât etdi. Âlim, fâzıl, ulûm-ı
               şer’iyyede mâhir, müttakî bir zât idi. Mahdûmu mevâlîden Mustafa Efendi 1198’de vefât etdi.

                     Hıfzı Abdurrahman Efendi-Nâibzâde
                     Amasyalıdır.  Amasya  nâibi  hattât-ı  meşhûr  Hasan  Efendi  bin  İsmail  Efendi’nin
               mahdûmudur. Amasya fuzalâsından İğnecizâde [174] el-Hâc Ali ve Allâme el-Hâc Hızır ve
               Uzun  Müderris  el-Hâc  Mehmed  Efendilerden  ikmâl-i  tahsîl  edib  ders-i  âm  ve  medaris-i
               mu’tâdeye müderris oldu.
                     Köprülüzâde  Fâzıl  Ahmed  Paşa  ile  hukûk-ı  kadîmesi  olduğundan  müşârün-ileyhin
               sadâretinde Yörgüç Paşa Müderrisliğinden Tokat mollası, 1083’de Sivas kâdısı oldu. Bâ’dehû
               ba’zı eyâlâta kâdı olup 1097’de ihtiyarlığına binâen mütekâid olup 1103’de vefât etdi. Meşâhîr-
               i ulemâdan fâzıl, şâir, ulûm-ı edebiyyede mâhir, kâtib bir zât idi.
                     Âsâr-ı şi’riyesinde şu gazeli müderris Abdî Efendi’nin tezkeresinde görülüb bir varakaya
               istinsâh  edilerek  terceme-i  hâli  sahîfesine  konduğundan  yangından  kurtuldu.  Buraya  nakl
               edildi:
                                  Aceb ol şûh-ı mümtâzım visâle kâil olmaz mı
                                  Sürer ol geşti-i nâzım kenâre mâil olmaz mı

                                  Sana bir arz-ı hâl etsem şehâ lütfun hayâl etsem
                                  Temennâyî visâl etsem adüvvler hâil olmaz mı [178]

                                  Geçer mi mübtelâsından o mihr ü âşinâsından
                                  Dönüp ahde vefâsından sözüyle âmil olmaz mı



                                                           49
                                                           59
   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65